13/ Yalnız Papatyalar

7.3K 485 65
                                    


  Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.
Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların
Isınır ve patlardı
Beyaz çiçekler açardın sonunda
Bahar dallarının hatırına beni anla

Didem Madak

İnanıyordum ki hayatın herkes için bir planı vardır. Bir amacı, bir yolu, varacağı bir son durak muhakkak vardır. Yasemin gelip kalbimi derin bir kesikle ikiye ayırmadan önce, yani zamanın mutlu sayılabileceğim o saydam döneminde, herkes tanıdığım ve bildiğim gibiyken, Aras hiç başkasına gitmemişken inanıyordum ki hayatın benim için kurduğu tek plan ona gitmemdi. Benim için tek amacı, yolu onunla ilgiliydi. Ve günün birinde, zaman solmaya yakınken yani, varacağım son durak hep Aras olacaktı. Herkesin kaderi birine mühürlenip çiziliyorsa şayet benim düğümlerle bağlanıp, defalarca mühürlendiğim tek kişi ancak o olabilirdi. Yine inanıyordum ki bu kadar bekledikten sonra, bu kadar umduktan, böyle sevip istedikten sonra bir gün kaderim onunkiyle bütünleşecekti. Öyle olması gerekmez miydi? Bir insan hep aynı şey için dua ettikten sonra, her gece aynı duaya amin dedikten sonra zamanın bir yerinde o şeye kavuşmalıydı. O kadar duanın bir şükrü olmak zorundaydı.

Şimdi kaybettiğim tek şey başkalarına olan inancım değildi. Sadece yalan söyledi diye kızmıyordum ona. Gerçeği benden gizlemesi ona darılıyor olmamın sebebi olamazdı. Elimden aldığı şey gözyaşlarımla beslediğim o duaydı. Gece çöktükten sonra gözlerimi kapatıp onu dileyemiyordum artık. Önceden yapabildiğim gibi tüm dileklerimi ona bağlayamıyordum. Bunun vebali kimin boynuna kalacaktı?

Yanaklarımı kurulayıp içimi çektim. Kalbimde küçük ve renksiz bir kelebek kırılmış kanatlarına aldırmadan uçmaya çalışıyordu. Kanatlarını kırmışlardı ama o durmuyordu. Durup ona bakıyordum. Kanat çırpışını duyuyordum, onu izliyordum. Elimden gelen bir şey yoktu onun için. Onu yaralayan ben değildim. Bu yüzden onaramazdım da. Sadece başarmasını istiyordum içten içe. Yeniden uçabilmesini. Ve bana bu konuda güç vermesini.

Ama onarabileceğim yaralar yoktu içimde. İnsan keşke başkalarının açtığı yaralara çare olabilseydi. Ama sanıyordum ki o bıçağı kim sapladıysa oraya, yalnızca yine o çıkarabilirdi. O yaraya kim sebep olduysa, kim kanattıysa onu deva olmak da yine onun elinden gelirdi. Benim bütün yaralarım bir yerinden, kıyısından köşesinden, sadece Aras'la ilgiliydi. Her yarada payı vardı. Hiç olmazsa izi vardı. O yüzden her kanadığımda ona koşmak istiyordum. O sebeple ondan bu kadar kaçamıyordum.

Kaynamakta olan suya dalgın gözlerle baktım. İç geçirip Aras'ın bardağını doldurdum. Gitmesini istemiştim. Belki de ilk defa, kendime bile şaşırarak gitsin diye dualar etmiştim. Ama o gitmedi. Dünya mı tersine dönmüştü bilmiyordum ama bizim dünyamız kesinlikle tersine dönmüştü. Sanki o gün hayatımız orada durmuş ve sonra geriye doğru akmaya başlamıştı. Geriye doğru bütün geçmişi rolleri değiştirerek yaşıyor gibiydik.

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin