Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya:
Olanlar oldu Tanrım
Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!Didem Madak
Annemin Levent'le özel olarak konuşabileceği herhangi bir konu olamazdı. Benim evlenmekle ilgili olan sözlerim dışında. Gözlerimi kapatıp ofladım. En azından birkaç gün bekleyemez miydi? En azından sular durulsaydı, köprünün altından biraz su aksaydı ve ben aklımı toplasaydım olmaz mıydı? Derin bir nefes alıp verdim. Ama umuyordum ki annem henüz benimle konuşmadan, emin olup olmadığımı ya da bunu neden yaptığımı sormadan, Levent'le herhangi bir şey konuşmazdı. Dediğim gibi umuyordum ki.
Müge kaşlarını çattı. Alnını kaşıdı yavaşça. "Yani bilmiyorum tabi ne konuşacak falan. Ama öyle çekiştirince." Omuz silkti hafifçe.
Saat daha sabahın dokuzu bile olmamıştı. Herkesin ne acelesi vardı? Zannedersem yıllardır evleneceğim günü bekliyorlardı. Ben dün gece evleneceğim demiştim, bugün resmen düğün dernek kurmuşlardı. Yeniden ofladım. Bilerek arkamı dönüp Aras'a bakmıyordum. Çünkü ne beklediğimden emin değildim ve ne bulacağımı ise asla bilemiyordum.
"Herkes sevindi sanırım bu habere." dedi Müge yavaşça. Bakışları arkama, Aras'a, odaklanmıştı. Dudağının kıyısı kıpırdayarak kıvrıldı. "Yani Tuna da dün olanları anlatınca annenlere."
Of Tuna... Yememiş içmemiş ortalığı karıştırmıştı yine. Ben ona yardım et demiştim, her şeyi karıştır iyice içinden çıkamayayım değil. Ağzımı açmak üzereyken arkamdan Aras'ın öfke kıvılcımları sırtıma çarpan sesini duydum. "Tuna nerede?"
Omzumun üstünden ona baktım. "Ne yapacaksın?" Aynı anda Müge'de, "Yukarıda." diye cevapladı eliyle üst katı göstererek.
Aras gergin bir tebessüm için zorladı kendini. "Ne demek ne yapacaksın? Ne yapabilirim?" Gözlerinde parlayan kıvılcımlar üzerime sıçrayıp beni kor ediyordu. Yüzüne dokunmak istiyordum. Çenesinin sert kavisine parmakuçlarım değsin, parmakuçlarım yansın istiyordum. Hızlanan nefeslerime karşı dişlerimi alt dudağıma bastırdım. Kaşlarım gözlerimin üzerine inerken dudak büktüm. Kendimi yumruklamak istiyordum.
Müge merdivenlere yönelmiş Aras'ın arkasından gülmemek için dudaklarını dişlerken bense şaşkınlıkla bakıyordum hala. Sonunda kahkahasını koyveren Müge'ye döndüm. Başını sallayıp güldü. "Aman Aras işte canım." Kolumu çekiştirip beni mutfağa sürüklemeye başladı. "Levent, geldiğinde Aras'la ne konuşuyor olabileceğinizi sordu."
Yolun ortasında durup tek kaşımı kaldırdım. "Tam olarak öyle mi dedi?"
Gözlerini devirip tezgaha yaslandı. "Hayır, yani biraz hakkınızda konuştuk öyle."
Kaşlarımı kaldırıp kollarımı göğsümde bağladım. "Ve?"
Müge kaynamakta olan suya kısa bir bakış atıp demliği eline aldı. Çayı demlerken kısa saçları yüzüne doğru dökülüyor, çenesini okşuyordu. "Aman canım işte öylesine konuştuk." Demliği bırakıp bana döndü. Bakışları uzun uzun yüzümde gezindi. "Levent, duygularından haberdar mı? Anladığım kadarıyla evlilik ortak kararınız değil ayrıca."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
عاطفيةHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...