33/ Sırlar, Gerçekler ve Duru

6.1K 399 44
                                    

Durup durup geçmesin içinden ağlamakDur neden ağlıyorsun can'ım,Yetmez mi ikimize bir sağanak  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Durup durup geçmesin içinden ağlamak
Dur neden ağlıyorsun can'ım,
Yetmez mi ikimize bir sağanak  

Birhan Keskin

Aşk, insanın asla anlayamayacağı ve bu yüzden durmadan içinde kaybolacağı bir his oluyordu yılların deviniminde. Belki de bu yüzden böyle güzeldi. Belki de bu yüzden durmadan peşinde koşuyorduk yalın ayak. Böyle olmasa, yani basit ve kolay, herkesin hemen çözebileceği bir şey olsa; içinde bu keskin dikenler, taze çiçekler, renkli uçurtmalar olmasa, bir yara gibi boydan boya büyümese, böyle solmasa, sonra her gün doğumunda insanın ciğerine batıp kanatmasa kimse dönüp yüzüne bakmazdı belki. İnsan acısını yaşamadığı, uçurumunu görmediği hangi duygunun kölesi olurdu ki? Öyle ki kanatışları bile duaya değerdi dilimde. Şimdi hangi şükürle sağ çıkardım içinden? Hangi kelimenin eksikliği değerdi yüreğimde çırpınan belirgin emarelerine?

Yüzümde dalgın bir tebessümle pencerenin mermerine oturdum. Doğal ritmine hala kavuşamamış kalbimin sesini dinledim. Sanki bütün evren kalbimle aynı ritm üzerine atıyordu. Dünya içimde dönüyordu, içime doğru dönüyordu. Titremeye yüz tutan parmaklarımı kaldırıp gülümseyen dudaklarıma dokundum.

Tıklanan kapıya döndüm yavaşça. Ben daha ihtimallerimi bile düzgün bir sıraya koymaya fırsat bulamadan kapı açıldı ve Tuna başını uzattı. "Sen hala uyunmadın mı?"

Pencereden inip üzerimi düzelttim. "Sen bahçede şarkı söylerken uyuyabilmek ne mümkün Tuna." diye söylendim alayla. İçimin içime sığmaması dışıma neşeye bulanmış olarak yansıyordu. Başımdaki havluyu düzeltip gülümsedim.

Tuna gözlerini devirip odaya girdi. Kapıyı sessizce kapattı arkasından. Bana cevap vermeden ilerleyip yatağa oturdu. Yüzünde anlamlı bir gülümsemeyle göz kırptı.

"Ne?"

"Bende ondan bahsediyordum Katre'cik." Kollarını göğsünde birleştirip başını salladı. "Ne?" dedi aynı benim gibi.

Zaman kazanmak için camın önündeki çiçeğin yapraklarını düzelttim çok üstün bir dikkatle. Adım atmaktan bihabermişçesine pencerenin önündeki koltuğa yürüdüm. Kendimi yavaşça koltuğa bırakıp kollarımı birleştirdim. "Dün gece nereye kayboldunuz hemen?" dedim siteme bulanmaya çalışan sesimle. Tuna başka bir konu açmadan konuşmak için acele ettim. "İnsan bir durup kutlar. Bir şeyler söyler. Ne bileyim görüşürüz falan der."

"Yemek yemeye gittik." Öne doğru eğildi. "Zaten senin yüzünden birine çarptım. İki saat çençen ettiler." Gözlerini devirdi. "Bir daha seni alkışlamam."

Keyifli bir kahkaha attım. "Çok komik görünüyordun."

Yastığı alıp ben ne olduğunu anlayamadan fırlattı. "Ben sana hiç öyle şeyler diyor muyum?"

Attığı yastığı havada yakalayıp sarıldım. "Komik mi görünüyordum?"

"Hayır." Tuna gözlerini kısıp kısa bir an düşündü. "Yani şimdi evet deyip seni gıcık etmekten çok büyük zevk alacağımı gizleyecek değilim. Ama gerçek şu ki; her şey çok güzeldi." Yüzünde gülümseme büyürken göz kırptı. "Sonra Katre'cim herkes giderken biz de gidelim bari dedik haliyle. Ama zaten duyduğuma göre yokluğumuzu pek hissetmemişsiniz."

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin