Aras / 1

7.8K 507 99
                                    

Şunu söylemek istiyorum ki Katre'nin bakışıyla Aras'ın bakışı tabi ki aynı değil, olmayacaktır da. Yani Katre Aras'ı çok iyi tanıdığını, duygularını ve düşüncelerini tamamen anladığını ve bildiğini düşünüyor. Ama bunu gerçekten yapması, birinin diğerini tamamen anlaması mümkün değil bence çok. Bir de Katre onların ilişkilerini de çok iyi bildiğine inanıyor ama onlarla yaşamıyordu. İlişkilerinin içinde de değildi. O yüzden söylediği, düşündüğü her şey kendi bakış açısıyla gördükleri. Katre inanmak istediklerine inanıyor bazı konularda. O yüzden Katre anlatırken Aras için düşündüklerinizi bulamayabilirsiniz. :/ 

Ve Aras'ın etrafındaki herkesin kafasını karıştırmasının sebebi kendisinin karışık birisi olması. Yani kendi kafa karışıklığını gideremiyor ki diğerlerininkine çare bulsun.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi bir yara izi, en iyi nasihatten daha değerlidir.

Paulo Coelho

Hayatta bitmeyen, eksilmeyen şey yok derlerdi. Hala da demeye devam ederler. Doğruymuş. Daha ötesi insan her gidenle gidemiyor, ölenle ölemiyormuş. Hep biraz daha eksilerek, bir şeyleri yitirerek kalıyormuş geride. Yaşananlar asla unutulmaz sanıyordum. Ben böyle biliyordum. Yarımmış, yalanmış hayat. Ya da ben çok başındaymışım daha.

Unutulmuyor belki ama alışılıyormuş. İnsanoğlu her acıya, her kayba alışıyor, her şeyi kabulleniyormuş. Her ne olursa olsun yaşamaya devam edebiliyormuş.

Ah alışmak... Hislerimizin şimşeğini bir saniyenin ummanında bir katre kadar yaşatıp yutan dipsiz uçurum...

Yasemin gitti.

Ve uzun yıllar boyunca ona veda edebilmek için kıvrandım ben. Suçluluk duygusunun o zehir zemberek tadı, kaybetmiş olmanın buğulu sancısı yedi bitirdi varlığımı. Onunla birlikte kendimi kaybettim. Umudumu, yaşama sevincimi yitirdim. Dipsiz gecelerin kör karanlığında ruhumu günahlarından arındırmak için bekledim.

Bugün yeniden burada olmak bana yalnızca bu gerçeği hatırlatıyordu. Yasemin artık yoktu. Çok sevdiği Bodrum onsuz kalmıştı. İşin aslı Yasemin artık ona kavuşmuş, onunla özdeşleşmişti. Bodrum'un koynunda uyuyordu yıllardır. Hep buraya yeniden gelirsem daha beter olurum diye düşünmüştüm. Bodrum beni bitirir, yok eder gibi gelmişti. Yine yanılmışım. Bodrum bana onun gittiğini gösteriyordu. Artık geri gelmeyeceğini. Kendisi nasıl devam ediyorsa artık benim de öyle yapmam gerektiğini haykırıyordu durmadan.

Her gün güneş yeniden doğuyorsa, insan her gün uyanıyorsa kalkıp yürümek zorundaydı.

Sabah toprağına ayak bastığımdan beri havasında derin bir farklılık vardı. Yasemin'in memleketi artık yasemin kokmuyordu. Kokusunu bile silmişti havasından. Avcumu sıktım yavaşça. Gidenlerin arkasından bakarak geleceğe varılmıyordu. Denemiştim ve görmüştüm. Dünde kalarak bugün kurtarılmıyordu. Dahası artık burada bile yoksa hiçbir yerde bulamazdım onu. Bir kez daha kanıksadım gerçeğin yalın çıplaklığını.

Yasemin KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin