Dünya yordu bizi.
Benim de söyleyemediklerim var.
Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de...Birhan Keskin
2016 / Mayıs
"Bunu neden yaptın?"
Senem'in öfkeli sesi, içimdeki kıyametin nelere mal olduğunu anlayamayan sesi, hani o sadece kendine has bir görüşle yargılayan insanlara mahsus sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi kapadım. Odamın güvenli sığınağında yalnız kalmak istiyordum. Yaralarımı yalnız sarmak istiyordum. Günler ve gecelerce avutmak için biriktirdiğim acıların viran hallerini tek başıma okşamak istiyordum. Kimse olmasın. Beni kimse görmesin. Yitikliğime hiç kimse tanık olmasın istiyordum. Aras olmadıkça, o gelmedikçe nasıl tükendiğimi bir tek ben göreyim istiyordum.
Ondan başka hiç kimseyi isteyemiyordum.
Yoruldum!
Öylesine içten bir hiçlikle yorgunum ki anlatacak kelimelere bile güç yettiremiyordum. Yorulduğumu kimsenin anlayamaması daha fazla yoruyordu beni. Binyılların hasret dolu çöllerinde yorgun ve aç bir bedevi gibi kalıyordum. Kendi hiçliğimde, içimin yabansı kuraklığında tükeniyordum. Varlığımın hicran yaralarını sarmaya güç yetiremiyordum.
İçimden zerrece konuşmak gelmese de sözcüklerimi birbiri ardına dikip mırıldandım. "Öyle gerekiyordu Senem."
Senem yataktan fırlayıp odanın ortasına dikildi. Patlamaya hazır yarı öfkeli bir yanardağ gibi homurdandı başta. Ellerini beline yerleştirdikten sonra gözlerini benimkilere dikti. "Ne demek öyle gerekiyordu? Neden gereksin ki? Yani ne diye böyle bir şeye ihtiyaç duyabiliriz?" Anlamsız sorular topluluğundan ibaret olan monoloğuna kısa bir ara verip gözlerini kıstı. "Bence gerekmiyor. Gerekmediğini sen de biliyorsun." Bakışları yüzümdeki anlamları anlamaya çalışır gibi üzerimde gezindi. Onunla aynı fikirde olmadığımı muhtemelen okuyabiliyordu.
"Saçmalama lütfen, Katre." diye söylendi bıkmışçasına.
Gürültülü bir iç geçirdim. Ona cevap vermeyeceğimi bariz şekilde anlatarak omuz silktim. Ne söylesem sadece kendi yangınıma odun atmama sebep olacaktı. Ne söylesem nasıl olsa anlamayacaktı.
"Zaten yazlığa gidilecek olmamız bile yeterince mantıksız. Aras yeniden o..." Gözlerini kapatıp başını salladı, kötü görüntüleri kovmak ister gibi. Sanki git denildiği zaman hemen gidiyorlarmış gibi. "Yeniden o hale gelebilir. Ama gitmek için ısrar etti. Herkes yine de eskisi gibi olmasından deli gibi korkarak yaz bittikten sonra gidelim en azından diyor. Sen de çıkmışsın aynı o seneki gibi..." Elini dağınık saçlarının arasına daldırıp bana doğru yürüdü. Gözleri acı çeker gibi bir hal aldı yavaş yavaş. Istıraba ramak kalan yüzünü bana daha fazla yaklaştırıp gözlerimi kaçırmama neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu
RomansaHep onu sevdim. Ama kabul etmem gereken tek gerçek vardı; Aras başkasının vahasıydı. Onda hüküm süren, onda çiçek açacak olan başkasıydı. Aras bana çiçek açtıramazdı, Aras ruhumun çölünü yeşile bürümekten uzaktı. Çünkü o bütün suyunu, tüm havasını t...