Teğmen çizmelerinin topuklarını yere vurarak yanımdan ayrılırken dediklerini idrak etmeye çalışıyordum. Paketi hızlıca açtım çeşit çeşit işlemeleri oldukça güzel mendiller vardı. Sahi ne demişti o başkasından mendil almana gerek kalmaz. Mehmet'ten ve başkasından mendil almamı neden istemiyordu ? Beni kıskanmış mıydı? Bu .. bu çok saçmaydı ama bir şeyden emindim Mehmet ile beni beraber görmek istemiyor, ondan zerre haz etmiyordu. Elimle başımı ovuşturdum. Bu sabahın anıları doldu zihnime beni tutuşu, duvar ile onun arasında kalmam, verdiği nefesi içime çekişim yüzü yüzüme o denli yakındı. Güzel bir yüzü vardı. Derin bakan güzel kahve gözleri. Hayır düşünmemeliydim. Başımı silkeleyip beynimdeki görüntüleri uzaklaştırdım. Mutfağın ortasında dikilmiş mendillere bakarken buldum kendimi. Onları hızlıca paketin içine yerleştirip odama çıktım. Yıldız uyumamıştı. Paketi görünce heyecanla sordu.
"Onlar ne?"
"Mendil." Elimdeki paketi alıp hepsini tek tek incelemeye başladı.
"Nereden çıktı kim verdi bunları sana ?"
Sorusunu cevaplamadım. Mavi mendili alıp kenara ayırdı. "Bunu alıyorum."
"Hayır! Olmaz." Atılıp elinden çekip aldım. Leon'un aldığı bir şeyi onunla paylaşmaya hiç niyetim yoktu.
"Iyi be yedik sanki mendilini." Bana sitem etmişti omzumu silktim umurum da değildi. Babaannemin uyarıcı sesi ile yatağa girip gözlerimi kapattığımda yine kahve gözleri beni takip ediyordu.
Kuş sesleri ile güne uyanmayalı uzun bir zaman olmuştu Güneş perdelerin arasından hızla süzülüyor üzerime saçılıyordu. Yataktan kalkmak istemedim. Işıklar odamdaki misafirliğine son verene kadar burada hiç bir şey yapmadan öylece uzanmak istedim lakin inmem ve oturmam gereken bir kahvaltı masası vardı. Dünden sonra Leon'u ilk kez görecektim. Bir yanım kalkıp hazırlanmak istiyor diğer yanım ise buna kızıyordu.
"Kızlar hadi hazırlanmadınız mı hâlâ?"
Annemin sesini duyunca oflayarak yerimden doğruldum. Aynadaki karışmış saçlarım iç açıcı durmuyordu. Dolaptan üzerime bir şeyler geçirip şalımı bağlayıp aşağıya indim. Annem ile merdivenlerin başında buluşup odaya girmiştik. Herkes yerini almıştı bir tek General Vasili yerinde yoktu.
"İyi sabahlar."
Yerime oturunca kaçamak bakışlar ile sesin sahibine baktım. Leon hafif bir tebessüm ile bana ve anneme bakıyordu. Baş selamı ile önüme döndüm.
General Vasili de gelince yemeklerimizi yemeye başladık daha doğrusu onlar yiyor bense Leon'un bakışlarını üzerimden çekmesi için dua ediyordum. Ne yapmaya çalışıyordu böyle biri bana bakarken yemek yiyemezdim ki!
"Cevdet hazır mektepler tekrar talebe yetiştirmeye başlamışken çocuklar yarım kalan okullarına devam etsin istiyorum."
"Anne ne okulu bu vakitten sonra artık." Ablam sitem ediyordu. Zaten hiç bir zaman okumayı sevmemişti.
"Demek sonunda siz gelmeden önce bizimde bir yaşantımız olduğunu fark ettiniz." Sesim iğneleyici çıkmıştı bunun için suçluluk duymuyordum. Şehri işgal ettiklerinden beri hic bir şey yolunda gitmiyordu.
Sözlerimden sonra Leon'un alaycı bakışlarını fark ettim onu biraz tanıyorsam hoşuma gitmeyecek şeyler söyleyeceği aşikardı.
"Türk mekteplarinin kalitesiz eğitimini mi özlediniz küçük hanım?"
"Daha önce Türk mektebinde bulunmuş gibi konuşuyorsunuz."
Elimdeki çatalı sertçe tabağın kenarına bırakmıştım hadsizin tekiydi beni ve milletimi aşağılamaktan zevk duyuyordu oysa dünden sonra bir şeylerin farklı olacağını düşünmüştüm. Onun hediyesini kabul etmemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanfictionDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.