Bölüm 17

1.9K 81 57
                                    

Leon ile çırpı kız gülüşerek konuşuyorlardı. Benimse tek yapabildiğim onları izlemekti. Kız hiç güzel değildi kumral saçları ela gözleri vardı. Boyu benden çok daha uzundu ama güzel değildi işte. Kıskançlıktan ne diyeceğimi şaşırmıştım. Kimi kandırıyorsam güzeldi alımlıydı hristiyan ve aynı savaşın tarafıydı. Leon da halinden pek şikayetçi gözükmüyordu. Bakışlarımı çektim. Tam üzerimizde duran avize bana hiç yardımcı olmuyordu. Sıcak olan salon daha da beter bir hale gelmişti. Korse yüzünden belim sırılsıklamdı. Hazırlanmaktan fırsat bulup akşam yemeği de yiyemiştim.

"Hilal yeter baktığın."

"Ne oluyorsun Tarık?"

"Teğmen ve arkadaşını rahatsız edeceksin."

"Ben onlara bakmıyorum."

"Yapma Hilal. Sen küçükken de meraklıydın körelt artık şu huyunu. Adam yanlış anlayacak."

"Nasıl?"

"Nerden bilsin meraklı biri olduğunu. Senin onları kıskandığını düşünecek. Kendi kendine gelin güvey olacak o ve sen mümkünmüşünüź gibi."

"Niçin mümkün olmasınlar Tarık?"

"Yıldız güldürme Allah aşkına. O kılkuyruk ile Hilal'i yakıştırdığını söyleme. Hem kendisi şu an pek meşgul."

"Ne var arkadaşça sohbet ediyorlardır. Tıpkı bizim gibi."

"Hasbinallah susun artık."

Abimin konuşması ile herkes sustu.

Ablam kulağıma eğilip fısıldadı. "Şunun gazına gelme Hilal."

Kendimi balkona nasıl attığımı bilmiyorum. Başımı acıtan tokaları çıkarıp saçlarımı serbest bıraktım. Leonun gelmesini bekliyordum kalbim heyecandan deli gibi atıyordu. Dans ederken kendimi farklı bir boyutta hissetmiştim. Koskaca salonda o ve ben vardık. Ayaklarım yerden kesilmişti. Leon'un konuşma isteği ile zaten yatışmamış olan heyecanım katlanarak artmıştı. Başım dönüyor midem de kıpırtılar oluşuyordu. Esen sıcak rüzgar bana hiç yardımcı olmuyordu. Heyecandan mı açlıktan mı bilmem bayılacak gibiydim. Benimle sevgili olmayı istediğini dile getiriyordu. Gözlerim kapanmıştı. Yüksek bir yerden düşüyor hissi tüm vücudumu sararken bilincimi yitirdim.

"Teğmen Leon bu ne rezalet!"

Gözlerimi bağırışlar ile aralamaya çalıştım. Belim çok acıyordu. Başımın üstünde dayanılmaz bir ağırlık vardı.

"Kendine geldi." Veronika sevinç içerisinde konuşmuştu.

"Hilal yavrum nasılsın? Ağrın sızın var mı?"

"Bu yaptığınızın nasıl bir izahatı olabilir!" Vasilinin gür sesi tüm odayı doldurduğunda Veronika hızlıca odadan çıktı.

"Ne oldu anne?"

"Onu size soracağız küçük hanım?"

"Tek hatırladığım en son balkondaydım. Gözlerim karardı gerisi yok."

"Balkondan düşmüşsün kuzum Allah korudu ufak tefek sıyrıklar ile atlattın. Başın şişti sadece."

"General Vasili neden bağırıyor?" Içimi kemiren soruyu sonunda sormuştum. Nolur kimse bir şey öğrenmemiş olsun.

Ablamın kıkırdaması ile bunun pek mümkün olmadığını anladım.

"Teğmen'i haşlıyor."

"Edepsiz deyyus."

"Niye öyle diyorsun babaanne yardım etmek istemiş hepsi bu."

"Biri bana ne olduğunu anlatacak mı artık?" Bıkkınlıkla nefes verdim.

***
"Teğmen!"

Cevdet Bey bana ateş saçan gözler ile bakarken elimdeki korseyi hızla bir kenara firlattım.

Azize Hanım yere çökmüş Hilal'i uyandırmak için çabalıyordu. Başı dizlerimde olan Hilal ise hiç bir tepki vermiyordu.

"Hilal.. Hanım Hilal Hanım uyanın."

Sadece Hilal demem üzerine General Cevdet'in gözleri tekrar beni bulmuştu. Umursamadım. Hilal'e bir şey olmuştu ve uyanmıyordu.

Yıldız koşarak merdivenlerden inip elindeki örtüyü Hilal'in üzerine sardı.
Babam ve Annem'de yanımıza geldiği şimdi herkes buradaydı.

General Cevdet ne olduğuna dair arkada ki askerlerden izahat istedi.

"Küçük Hanım balkondan düştü komutanım. Teğmen Leon da bıçakla elbisesini yırttı." 

Herkes şaşırarak yüzüme bakarken. Yutkundum. Yer yarılsaydı da yerin dibine girseydim.

"Biliyorum çok kısa oldu ama vaktim yok fazla bekletmemek adına kısa da olsa yayımlamak istedim. Bir soru sormak istiyorum. Hilal ve Leon'un ağzından mı yoksa yazar olarak anlatma mı isterseniz? Ona göre yön vereceğim."


TEĞMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin