Bölüm 35

1.6K 78 6
                                    

Selamlar üniversite son sınıf olmanın getirdiği sorumluluklar her ders başına verilen 4 kitap, 1848 yıllarından kalma ingilizce fransızca makaleler çeviriler, tez çalışmaları toplantıları derken sizleri bir hayli ihmal ettiğimin farkındayım. Bunun için özür diliyorum ve kemerlerinizi bağlayın diyorum. Hızlanıyoruz.

Hayat akıp gidiyor insanların fikirleri bir bir değişiyordu. Hilal ve Leon sade fakat kendilerine yakışacak asillikte yuvalarını kurmuşlardı. Leon gecen süre içinde üzerindeki üniformayı daha bir sorgular  gelmişti. Albay Stavro babası General Vasili her gün omuzlarına birer tuğla daha koyuyordu. Ne yapması gerektiğini bilmeden dibe battığını hissediyordu. Kurtuluşu var mıydı? Çok geç kalmıştı. Hayat beklemiyordu. Zamanında Hilal'e gerçekleri anlatsaydı şu an gecenin üçünde elinde sigarayla balkonda oturuyor olmazdı. Derin bir vicdan azabı çekiyordu. Izdırap içindeydi. Güzel karısı içerde yataklarında uyuyorken onun sıcak koynundan çıkıp kendini nefes alabilmek adına sığınağı olan balkona atmıştı. Hilal'e yakışmıyordu. Karısı ona gözü kapalı güveniyorken o arkasından iş çeviriyordu. Onun beyazlığının yanında git gide karalara bulanıyordu. Stavro'yu oyalamak için verdiği malumatlar birikiyordu. Daha ne kadar oyalayabilirdi. Şu ana kadar Hilal'i bu işe bulaştırmamayı başarmıştı nereye kadar devam edecekti. Aklındaki sorular kalbinide beynini de tüketmişti. Duyduğu ayak sesini takip etti, boynuna dolanan kollar.

"Uyuyamadın mı?"

Genç adam başını iki yana salladı.

Hilal ufak adımlar ile Leon'un bir dizine oturdu. Kocası sarhoştu bir hafta içinde eve üçüncü sarhoş gelişiydi. Yüzleri birbirine dönüktü ancak Leon dolan gözlerini saklamak adına Hilal'in yüzüne bakmıyordu. Kadının küçük elini yanağını ısıttığında gülümsedi.

"Içki kokuyorsun Leon ne ara içtin? Neden elinde yine şu?"

Leon elindeki sigarayı mermer zemine atıp terliginin ucuyla ezdi. Ufak kor gecenin karanlığında sönerek kayboluyordu tıpkı Leon'un ruhu gibi.

"Daha önce konuşmuştuk bunu Hilalimou karışmayacaktın."  Kelimeleri düzgün ama ağır şekilde döküldü dudaklarından

"Ciğerlerine yazık ediyorsun ona üzülüyorum."

Kızın mahsunlaşan sesi ile dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Işi derinleştirmezse Hilal fırsatını bulmuşken onu rahat bırakmayıp irdeleyecekti. Başlarda evliliğin o ilk heyecanlı zamanlarında -her başbaşa kaldıkları vakit sevistikleri zamanlarda- iç karışıklığını belli etmemek Leon için kolaydı. Son zamanda Hilal Leon'un halini sorgular olmuştu. Bir derdi vardı ve söylemiyordu karısı olarak güceniyordu onun bu hallerine. Aynı yastığa baş koyuyorlardı lakin kocası sıkıntısını dahi onunla paylaşmaktan kaçıyordu.

"Leon lütfen." Hilal tek eliyle genç adamı omuzundan ittirip ondan ayrıldı. Kocasının belini sıkan eli baskısını daha da arttırdı.

"Sen beni özlemedin?"

"Sarhoşsun.." Genç kadın bir çırpıda odalarına geçti.

"Seni sevemeyecek kadar değilim." 

Kışkırtıcı bakışlarla üstüne gelen kocasından kaçmak için ayağa fırladı.

"Konuşmak istiyorum!"

"Ne konuşacağız!"

"Bu halinin sebebi nedir iki haftadır bir haller var sende?"  Iki haftadır Stavro senin Halit Ikbal'i tanıdığından şüpheleniyor bunun için beni sıkıştırıyor diyemedi.

"Karımı özlememden daha doğal ne olabilir."

Hilal'in artık sabrı son demlerine geldiğinde sesinin yükselmesine engel olamadı.

"Özleminden haftanın üç günü meyhaneye gidiyorsun!"

"Bizim kültürümüzde bunlar doğal şeyler Hilal!"

"Değil efendim! Sen beni bu konağa tıkıyorsun. Kendin çekip gidiyorsun. Ne halleyim hiç düşünmüyorsun baban laf söylemeden duramıyor bahçeye dahi çıkamıyorum."

"Çık dışarı dolaş o zaman!"

"Insanlar bulsa beni bir kaşık suda boğacak Leon."

"Bunları bilerek benimle evlendin!"

"Doğru senle evlenme-"

Hilal dudaklarının üzerine kapanan tanıdık dudaklar ile lafını tamamlayamamıştı. Iyiki de tamamlayamamıştı sinirle dilinden döküleceklere hakim olamayacaktı. Üzerinden hoyratça sıyrılan geceliği boynuna kapanan dudaklar vücudunda gezinen eller. Leon değildi sanki karşısındaki adam. Bir kez olsun gözlerine bakmamıştı, baksa anlar mıydı gözlerinden geçenleri?  Göğüs ucundaki sert ısırıkla kıvrandı.. diger bir çoklarının aksine zevkten değil acıdandı. Kıvrandıkça belini sıkan el onu sabitlemek için daha da yakıyordu canını.

Leon.. sarhoşluğun ve köşeye sıkışmanın verdiği etki ile farkında dahi değildi sevmekten çok uzak bir sevişme yaşadıklarının. Salt cinsel arzusu, kafasındaki soru işaretlerinden uzaklaşmak, Hilal'i susturmak için bildiği en iyi yolu seçmişti. Karısı ona öyle derin bir aşkla bağlıydıki hic bir dokunuşu öpüşünü geri cevirmemişti. Iki gece önceki gibi bu neyin var konusu bu şekilde kapandıysa simdi de öyle kapanırdı. Aceleci hareketler ile pantalonundan kurtuldu. Karısını üste geçirip yüzüne bakamayacağından sağ eliyle başını erkekliğine doğru itirdi. Hilal'den gelen tatminsiz sesleri duymuyordu. Uyarılmış organını kızın dudakları ile buluşturmak adına hamle yaptığında Hilal'den gelen öğürmelerle gözlerini açtı...

Genç kadın küçük ellerini ağzına kapamış dizlerinin üzerine çökmüştü. Boğazına dolan kusma hissini tutmaya çalışıyordu. Bembeyaz olmuştu. Acı su tadı genzini yakıp ağzıyla buluştuğunda kendini daha çok sıktı.

Leon elleri titrer halde Hilal'in yüzüne gelen saçları geriye itmeye çalıştı. Ellerini ağzından çekmeye çalışıyordu. Gözlerinden akan yaşları umursamadı. "Sıkma kendini ne olursun birtanem. Kus hadi rahatlarsın. Ne olursun.."

Kadın başını iki yana sallıyordu. Dirseğiyle adamı savuşturmuştu. Kollarını çıplak göğüslerini doladı. Çıplak görsün istemiyordu. Dokunsun istemiyordu. Sevgiden uzak dokunuşlar.. bedeninin kullanıldığını hissettiren dokunuşlar.. değersiz hissettiren dokunuşlar.. dokunmak için var olan dokunuşlar.. geçiştirmek adına dokunuşlar... Düşündükçe, ağlayamadığı her saniye vücudu ağırlaşıyordu.

Leon, Hilal'in külçe gibi olan kolunu kaldırıp yerden aldığı geceliği geçirdi alalecale üzerine. Rahatsız olduğunu fark etmişti. Komidinin üzerinde duran surahiden su çarpıp yüzünü ısladı. Karısının titreyen bacakları sallanan vücudu onun eseriydi. Ne yapmıştı böyle. Uzanan elini geri çekti. Dokunmasını istememişti.. Yatağın kenarına oturan kadın mavi gözlerini dolduran yaşları akıtamadığı için nefes alamıyordu. Göz çevresi kızarmıştı. Kendini kaybetmiş gibiydi.

"Bir şey söyle susma ağla bağır çağır. Korkutuyorsun beni agapimou."

Hilal Leon'un titreyen, pişmanlıktan kavrulan sesiyle boşluktan çıktı, kahverengi gözleriyle yıllar sonra kavuşmuş gibiydi. Genzinden yükselen hıçkırık ile sarsılarak ağlamaya başladı.

"Özür dilerim özür dilerim çok özür dilerim."  Leon kollarının arasına alıp göğsüne yasladı serçesini, Hilal ağladı Leon ağladı. Icindeki zehri atana kadar durmadı göz yaşları. Sabaha karşı huzursuz nefeslerle sızan karısının ayak ucuna kıvrıldı. Her ikiside bu gecenin hayatlarında derin bir yara olacağını biliyordu.

Bu satırları yazarken twitterın coşması görmediğimiz miran fotoğrafı doğum günü tweeti atan Miray, dünyanın en tatlı partnerine instagramdan teşekkür eden Boraaan, pintilik yapmayip yıldızın kocamanından alan Miraaay sizi seviyorum. Doğum günün kutlu olsun Boran. Nice yaşlara 💕

TEĞMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin