"Leon Leon diyorum Allah aşkına bir dur !"
"Leon kime diyorum. Hayır leylek gibi bacakların var yetişemiyorum."
Türlü numara ile aldığım eşarbımı başıma takmaya çalışırken bir yandan da yokuş aşağıya daha da hızlanan Leon'a yetişmeye çalışıyordum.
"Bücür!" En azından bir cevap vermişti bu da birşeydi.
"Leon bir dinler misin?"
Hiç durmadan yürüyordu bir türlü kendimi dinletememiştim. Yaptığım şakadan sonra Leon bir anlık şaşkınlıkla bana bakakalmış orada bırakıp hızlıca yürümeye başlamıştı.
"Bencil!"
"Tamam istediğin kadar kız ama dinle bir beni lütfen." Sesimi olabildiğince şirin tutmaya çalışmıştım.
Aniden durması ile hızımı ayarlayamamış göğsüne çarpıvermiştim. Ellerim yuvasını bulmuş gibi omuzlarına yerleşti Leon bir süre ellerime bakıp kendini geri çekene kadar.
"Özür dilerim. Ben... ben bu kadar endişeleneceğini tahmin etmedim. Geri dön diye yaptım yapmasam dönmeyecektin."
"Ne kadar çok korktuğumdan haberin var mı senin! Küçük Hanımın canı oyun istemiş kurbanı ben oldum."
Aniden bağırmasıyla geriye doğru çekildim. Leon'un yüzüne bakamıyordum yaptığımın affedilir yanı yoktu. Ellerimle oynamaya başladım.
"Dediğim gibi benim için bu kadar endişe duyacağını bilmezdim. Amacım seni bu denli üzmek de-"
Lafımı bölen alaylı kahkahası olmuştu. Çenemden tutup gözlerimi gözlerine kilitledi.
"Kendini benim için çok mu önemli sanıyorsun? Başına bir iş gelseydi generale hesap veremezdim tüm mesele bu daha fazlası değil!"
"Tamam şu an kızgınlıktan böyle söylüyorsun biliyorum, hak ettim."
Yunanca bir şeyler mırıldandı. Gözleri ben hariç her yere bakmıştı derin bir nefes alıp kahverengi kızıl karışımı gözlerini mavilerime dikti. Buz bakışları içimi ürpertti. Kulağıma yaklaşıp duymayı istemediğim sözlerini sarf etti.
"Kulaklarını aç beni iyi dinle! Sen benim umrumda bile değilsin."
Cümlelerini sakinlikle tamamladığında dolan gözlerimi saklamaya çalıştım. Omzundan itirip ilerlemeye başladım. Kızdığı için böyle yapıyordu ama kalbimi kırmıştı işte göğsümün ortasına bir ağırlık oturmuştu. Şehre yaklaştığımda yol ayrımından sağa doğru döndüm. Burada kestirme bir yol vardı.
Leon'un oflamasından sonra çok geçmeden sesini duydum.
"Nereye gidiyorsun."
"Sanane hani umrunda değildim."
"Bir kerede doğru düzgün cevap vermeyi dene çok zor bir şey değil. Sen bile yaparsın."
'Sen bile' küçümsenmek.. Hicap veriyordu. Tamam onun kadar iyi şartlarda büyüme fırsatım olmadı benden çok daha eğitimli ve kültürüydü bunu da biliyordum. O benim ulaşmak için can attığım kitapları hiç bir uğraş elde etmeden okumuştu belkide. Benim kitaplara sinemalara ayıracak param olmamıştı. Annemin kazandığı para ile karnımızı doyurabiliyorduk. Zaten az kalan paradan yıldız hanım kendine kıyafet almak için türlü numaralar acındırmalar ile pay koparıyordu. Benim payıma ise düşen şey susmak oluyordu çoğu zaman. Osmanlının durumu belliydi. Bizim durumumuz çoğu aileye göre iyi bile sayılırdı. Tevfik amca sağ olsun başımızı sokacak güzel bir evimiz vardı.. yanmadan önce o korkunç anı hayırlayınca düşünmeye son verdim.
Hiç bir cevap vermeden yoluma devam ettim. Arkamı döndüğümde o şehre giden uzun yolu tercih etmişti.
Biraz yürüdükten sonra arkamda duyduğum adım sesleri ile gülümsedim. Yanıma tam olarak gelmemişti bir adım peşimden geliyordu."Sen hakikaten nefessiz kalmış olabilir misin? Bence bir hekime görünsen iyi olur beyninde bir hasar meydana gelmiş olabilir."
"Bunu nereden çıkardın?"
"Az önce söylediğime karşılık vermedin ya da ne bileyim inatlaşmadın. Pek senlik hareketler değil."
"Karşılık vermem için söylediğini itiraf ettin."
"Vazgeçtim bir şeyin yokmuş."
Yol boyunca ne o ne de ben konuşmuştuk. Konağa girdiğimizde Kirya'nın sorgulayıcı ama güler yüzlü suratı ile karşılaştım.
"Çocuklar hoş geldiniz. Beraber miydiniz?"
"Hayır Kirya kapıda karşılaştık. Müsadenizle." Kiryaya gülümseyip merdivenleri çıkmaya başladım. Kapıyı açamamı durduran Leon olmuştu.
"Ne kadar da kolay yalan söyleyebiliyorsunuz küçük hanım."
"Türk toplumunda yaşıyorsanız ve kız çocuğuysanız mecbur kalıyorsunuz Teğmen."
Teğmen lafinı üstüne basarak söylemiştim konak sınırlarına girince küçük hanım ve Teğmen oluveriyorduk bu durumu bozmayacaktım.
"Ah doğru ya nasıl unuturum aşığınız adı neydi Mehmet onunla buluşmak içinde sabaha karşı evden çıkıyor eve geç dönüşlerinizde de hastanedeyim yalanını söylüyorsunuz."
"Senin hiç bir halt bildiğin yok!"
Bir hafta boyunca Leon'un yüzünü dahi görmemiştim kumandan Vasili Albay Stavro ile göreve gittiğini söylemiş başka da bir haber alamamıştım. Ta ki o balo gününe kadar hayatımın bir gecede bu kadar değişebileceğini hem en güzel hem de en kötü gecem olacağını nereden bilebilirdim. Olsun yinede güzeldi yaptığımdan hiç bir zaman pişman olmamıştım. Ondan gelecek her şeye rağzıydım ihanetine rağmen. Ben onun için hayatımı feda etmişken o babasının gözüne girebilmek için beni gaddar stavronun önüne atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanficDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.