Sonraki iki gün telaş içinde geçmişti Leon her şeyin bir an önce olup bitmesini isterken kız tarafı özellikle Yıldız ve Ali Kemal önüne taş koyup duruyordu. Yok isteme perşembe gecesi olsun mübarek gün. Yok Tevfik amca görevde o dönmeden olmaz. Leon, Ali Kemal'in kendi değimiyle dağ ayısının bahanelerini hatırladıkça gözünün seğirmesine engel olamamıştı.
Yıldız işin eğlencesindeyken Ali Kemal biricik kız kardeşini kimselere vermek istemiyor, kıyamıyordu. Leon'a olan bakış açısı hala degişmediyse de kardeşinin mutluluğu için ağzını pek açmamaya çalışıyordu. Ev halkı Hilal'in üzerine titriyordu. Babaannesi başta gönül koymuş Leon ile evlenmesini istemiyordu. Hilal ufak bir tehdit ile onu da yola getirmeyi basarmıştı. Bu ufak tehdit canıma kıyarım babanne torunsuz kalırsın tadında olunca iş değişmiş, yaşlı kadın çeyizdeki eksik gedikleri tespit etmeye başlamıştı. Yıldız, Ali Kemal ve Hilal kızların odasında yemek sonrası sohbetlerini ediyorlardı.
"Hilal bu teğmen müslüman olacak değil mi?"
"Bilmiyorum ağabey şu nişan geçsin konuşuruz."
"Olur olur Leon Hilal için müslüman da olur."
"Sorunda bu abla ben benim için din değiştirmesini istemiyordum. Gönlü bu uğurda olacaksa din değiştirsin benim için değiştirirse değiştirmek zorunda kalacaksa zinhar böyle bir seyi kabul edemem. Hıristiyan olsun yahudi olsun müslüman olsun fark etmeyecek ben onu Leon olduğu için seviyorum."
"Öhöh öhöh!" Ali Kemal ağabey olmanın getirdiği ağırlıkla kasılmaya çalışırken aklına gelen şeyle kahvesinden keyifle bir yudum alıp gerinerek konuşmaya başladı.
"Yok öyle efendim önce müslüman olacak daha sonra sünnet olacak."
Yıldız kıkırdamaya başlayınca Hilal kızdı. "Sizi de eğlence çıktı."
"O Teğmeni göreceğim ben azıcık ucundan giderken." Eliyle makas işareti yapıyordu. "Babama efelenmeyi biliyordu hastanede şimdi görelim yiğitliğini."
Hilal aklına doluşan anılarla kahkaha atmaya başlayınca kapı tıklandı. Annesi elinde bir paket ile odaya girmişti.
"Kızım kirya yollamış bunları yarın gece için."
"Ne gerek vardı biz kardeşimize iki esvap dahi alamayacak mıyız?"
"Of Ali Kemal adetler neyse onları yerine getirmeye çalışıyor insanlar, her şeyi tersten anlama." Göz ucuyla Hilal'i gösterdiğinde mahsun gözler ile kendisine bakan kardeşine kıyamadı. "Iyi madem öyle olsun. Açında görelim neler yollamışlar."
Hilal paketin üzerindeki kurdeleyi hevesle çözüp içindekini yatağın üzerine serdi. Yavruağzı etekleri uçuş uçuş kol kısımları fransız dantellerle bezeli elbiseye hayranlıkla baktı.
"Bunlarda papuçların. Çok yakışacak sana ablacım." Yıldız küçük paketteki ayakkabıları yatağın kenara bırakmıştı.
Azize gözünün yaşını saklamaya çalışarak odadan ayrıldı. Kızıyla arasındaki burukluk hala sürüyordu. Bu durum kendisini ziyadesiyle üzüyordu.
Hilal elbiseyi üzerine tutup aynanın karşısına geçti bir eliyle göğsünden tutuyor diğer eliyle etek ucunu yana açıp kapatıyordu.
"Hilal benimde sana vermek istediğim bir şey var." Ali Kemal cebinden çıkardığı şık bileklik ve küpeleri elinde tutup ileriye uzattı. Ortamın neşeli olması gerekiyorken herkesin üzerine garip bir üzüntü çökmüştü.
"Ağabey bunları nasıl aldın? Çok pahalıya benziyor ben kabul edemem."
"Yinon efendinin bana borcu vardı. Kardeşimsin sen benim bir nişan hediyesi de veremeyecek miyim sana ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanficDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.