Biliyorum çok beklettim ancak sağlık sorunlarım vardı. Mazur görün hepinizi seviyorum iyi okumalar.💞💞
"Dövmüşsün çocuğu."
"Dövdüm."
"Neden dövdün Teğmen? İzahat ver çabuk. Esnafın camını çerçevesini indirmekte ne oluyor!"
Leon kendinden emin tavırla Cevdet'in karşısında dikiliyordu. Amacı bir an önce buradan çıkıp gitmekti. Hastaneye nişanlısının yanına uğrayacaktı. Elinin üstündeki çokta mühim olmayan ama Hilal'in karşısında nazlanmasına yardım edecek yaraları sevmişti. Ona ilk pansuman yapışı geldi aklına. Ne yaptığını bilmeden gülümsemeye başlamıştı. Cevdet'in gürleyen sesi ile kendini hayal aleminden koparmış gerçek dünyaya çakılmıştı.
"Teğmen!"
"Nişanlımda gözü var. Ne olduysa Hilal'i ağlatmış bende cezasını kestim."
Cevdet kızının arkasında olacak onu her daim koruyup kollayacak adama gururla baktı. Leon farklıydı sevgiye aç bir çocuktu. Dönemin erkekleri aksine kibardı, sevecendi. Bir kez daha bu izdivaca engel olmadığı için mutlu olmuştu. Her kız babası gibi Leon'u denemiş vazgeçer diye sünneti şart koşmuştu. Bu bile genç adamı yıldırmamıstı. Onların bildiği bilmesi gerekeni bu kadardı.
"Özel işlerinle işini karıştırma. Meydan dayağı atmışsın. Neyseki çocuk güçlü kuvvetli çıktı, kırığı yokmuş. Çıkabilirsin." Cevdet mavi gözlerini devire devire konuşmasını bitirmişti. Leon'u sinirlendirmekten tuhaf bir şekilde hoşlanıyordu.
Leon hızla hastaneye gelmişti. Pansuman yaptıracağını söyleyince Ayşe Hemşire yardımcı olmak istedi.
"Nişanlım yok mu?" Ne güzeldi Hilal'den böyle bahsetmek. Her fırsatta dile getiriyordu.
"Çocuk bölümünde bugün."
Ayşe Hemşire ve Leon pansuman odasına girdiklerinde. Hastanenin uniformali ziyaretçisi eksilmemişti. Albay Stavro ve bir kaç asker kayıtları incelemek ve ilaç sayımı için hastaneye girdiler. Önlerinden fırtına gibi koşan erkek çocuğu ile az ilerki hemşire elindeki tepsiyi düşürmüştü. Çocuk çıplak ayaklarıyla kaçıyor hastaneyi birbirine katıyordu.
"Ben iğne olmam çok acıyor."
"Gel buraya yaramaz." Hilal başlığını tutarak çocuğun peşinden hastaneyi turlarken çevresindekileri fark etmemişti. Kan ter içinde çocuğu yakalamaya çalışıyordu. Kafasını kaldırıp çarptığı bedene bakınca, Stavro'nun tuhaf bir şekilde pek nadir gördüğü gülen yüzü ile karşılaştı.
"Albay kusura bakmayın." Kendini toparlamaya çalıştı.
"Çok dikkatsizsiniz Despina."
Hilal burnundan soluyarak sakinleşmeye çalıştı. "Siz ne için gelmiştiniz?"
Stavro kızla daha çok vakit geçirmek için bir şeyler düşünürken arkasında dikilen iki askeri el işareti ile yolladı.
"Göğsümde ve sırtımda şişlikler oluştu. Soğuktan sanıyorum. Bir hekime görünmek için geldim."
"Şu an başhekim yok. Diğer hekimler köylere gitti. Biri de ağır yaralı hasta geldi onunla ilgileniyor. Sonra gelseniz daha iyi olacak."
"Başka boş vaktim yok. Burda olan hekimr söyleyin gelsin baksın."
"Burası karargah değil!"
"Ama bu hastane Yunanlılarla ait!"
"Bağırmayın insanları korkutuyorsunuz!"
"Siz ilgilenin o vakit bu kadarını becerebilecek misiniz?"
Stavro amacına ulaşmış olmanin verdiği mutlulukla muayene odasına zafer adımlarını attı. Küçük hanım çok çabuk oltaya gelen birisiydi.
Iceri girip yavaş bir şekilde gömleğini çıkarırken Hilal kollarını bağlamış onu bekliyordu.
"Mendebur.."
"Bir sey mi dediniz Despina?"
"Despina değil Hilal! Benim adım." Stavro Hilal'in kızınca kızaran yüzünden büyüyen mavi gözlerinden öne çıkardığı dudaklarından büyük bir haz duyuyordu. Çok güzeldi ay kadar parlaktı ve emindiki bakireydi. Bu yüzden Despinadan daha uygun bir isim düşünemezdi ona. Genç kızın küçük beyaz elleri sırtında ve çıplak göğsünde gezindikçe mest olmuştu. Kokusunu daha önce bir çiçekte duymuştu. Nasıl mest olmazdı her gece bu bedeni düşleyerek uyumuyor muydu? Biraz daha yaklaşsa dudaklarının tadına baksa?
Hilal adamın soğuk aldığına kanaat getirip bir kaç ilaç almak için odadan ayrıldığında Leon Stavroyu görüp yanına gelmişti. Perdenin arkasından kendilerini dinleyen küçük hanımı fark edince sinsi gözlerini Teğmene dikti. Yılan dili durmayacaktı.
"Size verdiğim taktikleri uyguluyorsunuz bakıyorum Teğmen."
"Neden bahsediyorsunuz kumandanım."
"Hilal küçük hanımı etkileyebilmek için arkadaşını dövmüşsünüz. Kıskanılmak her kadının hoşuna gider."
Leon sesini alçaltarak devam etti. "Ben de sizinle bu konuyu konuşmak istiyorum. Ben aslında-"
"Merak etmeyin Teğmen daha münasip bir yerde konuşalım. Hem benden akıl aldığınızı babanızda biliyor. Bir şey saklamanıza lüzum yok."
"Ti!"
Leon duyduklarının verdiği şokla elini ağzına kapatmıştı. Demek kumandan babası o yüzden evliliğine karşı çıkmayıp sünnet olmasına dahi izin vermişti. Taşlar şimdi yerine oturuyordu. Bir kez olsun sevildiğini babası tarafından saygı gördüğünü hisseden Leon hayal kırıklığına uğramıştı. Bu işin içinden sıyrılmak gün geçtikçe zorlaşıyordu. Düğünden sonra sevgilisini karşısına alıp her şeyi anlatmayı düşünsede vazgeçti. Onu tamamen kaybetme riskini göze alamazdi. Hilal'in elini ağzına kapatıp koşar adım dışarı çıktığını gören Stavro keyifle gerindi. Bu ufak nifak tohumları gün gelince patlayıp aleyhine işleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanficDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.