Bölüm 20

2K 98 92
                                    

Sürpriiiiiiz bu kadar erken beklemiyordunuz değil mi? Sizleri kıramadım gelen yorumlar çok tatlıydı her birinize teşekkür ederim iyi okumalar. ❤❤ yorumlarınızı bekliyorum.

Leon bir iki adım geriye gitti iki aşığın güzel anlarını bölmemesi gerekiyordu ona insanların güzel anlarını bozmaması gerektiğini öğretmişti miterası. Kalbine söz geçiremiyordu insan. İnsanoğlunun dozunu kaçırdığı zaman başına dert aldığı duygu idi merak. Merakına yenik düşen genç adam kapıyı açtı. Var gücü ile bağırdı alaycı bir ifade ile kendi canı yanıyorsa onlarında canı yanmalıydı, bozulmalıydı aşk dolu saadetleri.

"Bir gece benim kollarımda olan kadın şimdi burada başkasına mı sunuyor kendini!"

Öfkeden görmeyen gözleri açıldığında aradığı manzarayı bulamadı. Hilal hastalar için ayrılan sedyenin üzerinde oturuyordu. Perdenın arkasındaydı. Gölgesinden anladığı kadarıyla tek kişiydi. Leon açık olan pencerenin yanına koşup rüzgarın savurduğu tülü kenara itti hışımla.  Dışarıda gezdirdi gözlerini, yine aradığını bulamamıştı. Kaçan bir adam yoktu iki küçük yavru kedi sahiplik ediyordu karanlık sokağa. Geriye dönüp Hilal'e bakma cesareti gösterdiğinde kızın dağılmış yüzü ile karşılaştı. Gömleğinin son düğmesini iliklemiş şok olmuş bir şekilde Leon'a bakıyordu anlamak istercesine.  Bebeğin ağlaması ile ikiside çekti gözlerini birbirinden. Hilal çocuğu kucağına alıp pışpışlaması ile yatışmıştı minik mavi gözlü başak saçlı oğlan. 

"Hiişt tamam geçti Mehmet korkma." 

Gözlerini adamın kahverengi gözleri ile buluşturmak için çabaladı görsün istiyordu onu ne denli parçaladığını bilsin istiyordu. Muhattabı ise o hariç her yere bakıyordu. Cesaret edemedi kızın mavilerinde oluşturduğu kederi görmeye kısacık bir an göz göze geldiklerinde ölmeyi yeğledi hemen şimdi burada  toz olup toprağa karışmayı. Hiç biri olmadı.

Uykuya dalan bir bebek pişmanlıktan ölen bir genç midesinin içindeki yılanlara söz geçirmeye çalışan bir genç kız. Göz pınarlarında biriken yaşlara engel olmaya çalışmak yeterince güçleşmişti. Bebeği sıkıca kavrayıp sedyeden indi sarsak adımlarla kapıya ulaştığında arkasında derin nefesler alan bir iki adım atan Leon'u sonsuza kadar burda bırakmak istedi yüzünü görmek istemiyordu. Hak ettiği ithamlar değildi hiç biri, ilk defa kendini serbest bırakmış kaidelere yok saymak kalbinin sesini dinlemek istemişti. Eline ne geçmişti ? Koskocaman vücüdunun her yanını saran bir hayal kırıklığı. Kapıyı açmak için daha sıkı kavradı bebeği. Leon ondan evvel ulaşmıştı kapı koluna açtı ardına kadar tahta beyaz kapıyı bir an zihni oyun oynadı ona. Atina da gördü kendini büyük köşklerinin kapısını açmıştı taze baba, genç eşi ve oğlu dolaşmaya çıkıyorlardı Atina'nın çiçeklerle bezeli deniz kokan sokaklarında. Oğlan annesinin kopyası gibiydi adeta minik bir burun, mavi gözler, sarı saçlar. Hilal'in uzaklaşması ile sıyrılabildi hülyalarından. Odaya geri döndüğünde bir eldiven içine doldurulmuş sütü gördü ucuna açılan delikten tepsiye taşmıştı bir çoğu. Ellerini saçlarının arasından geçirip yoldu bir kaç tutamını. Bu aptal kafasını nereye vursaydı. Leon koridorda konuşanlara kulak kesildi. Hilal biri ile konuşuyordu. 

"Hilal sende olmasan açlıktan ölecekti yavrucak"

"Ne yapsın daha çok küçük dişleri bile yeni yeni çıktı annesini arıyor besbelli."

"Biberondan da içmedi."

"Bazı bebekler yapabiliyor böyle neyseki avundu. Aman aramızda kalsın Gülşah. Kendini süt annemi sanıyorsun diye azarlar sonra yeni başhekim."

"Tamam sen tasalanma hadi görüşürüz yarın."

"Görüşürüz hayırlı geceler."

"Hayırlı geceler"

TEĞMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin