Part 1
Hiç vaktim yok o kadar çok mesaj geldiki part çözümünü buldum. Iyi okumalar diliyorum. 3 bölüme olay çözülecek ufak spoi vermiş olayım.
Uyandığımda Leon başımda bekliyordu.
"Bir an bir şey oldu sandım Hilal sen bu kadar derin uyumazdın."
"Bilmem yoruluyorum sanırım."
"Bu akşam seninle bir şey konuşmak istiyorum."
"Ne konuşacağız?"
"Karargaha gitmem gerekiyor. Akşama konuşuruz. Hadi kahvaltıya inelim babanda burada seni soruyordu."
"Tamam hazırlanıp geliyorum."
***
Hilal üzerine belden oturtmalı aşağıya doğru genişleyen yeşil elbisesini giyip masaya oturdu.
Helen'in suratı sirke satıyordu. Anlam veremediği bir gerginlik hakimdi. Çok düşünmeyerek önüne servis edilen yumurtadan yemeye başladı."Nasılsın kızım?"
"Iyiyim."
"Sana mühim havadislerim var."
Hilal meraklanarak yerinde kıpırdandı.
"Selanikten emir erim Yavuz vardı, hatırlar mısın?"
"Hatırlarım." Hilal utangaç gülümsemesiyle başını önüne çevirdi. Leon çatık kaşlarıyla baba kızı izliyordu. Ikisi neden gülüyordu böyle?
"Akşama o gelecekmiş haberim oldu seni de görmek istemiş, sende gelirsin."
"Biz akşama başka bir randevu ayarlamıştık."
"Geçen seferki gibi mi Teğmen?" Cevdet' alaycı gülümsemesiyle Hilal de içinde biriken kırgınlık ile konuştu.
"Ziyanı yok Leon. Geri çevirmem ayıp olur hem sende arkadaşlarınla vakit geçirirsin. Bende sıkılmadığım bir ortamda olurum. Ikimiz içinde verimli olur."
"O ne demek Hilal gerçekten iltifat olsun diye söylemiyorum aydın dönemin ilerisinde bir kadınsınız sohbetinizden keyif alıyoruz. Öyle değil mi abla?"
"Aleksi haklı." Dedi yarım ağız Helen. Yılan dilini tutamamıştı yine. "Görünen o ki Hilal bizimle vakit geçirmekten pek hoşlanmamış."
"Evet hoşlanmadım. Lütfen bana kırılmayın Aleksi sizi tenzih ediyorum."
Herkes Hilal'in bu tavrına şaşırmıştı. Veronika misafirlerine geldiğinden beri nazik davranan gelininin bu tavrına ise hak veriyordu. Taş olsa çatlardı. Leon görüyordu Hilal'deki değişimi karısı ondan vazgeçmişti. Kıskandığı başka bir kadın ile dışarı yollacak başbaşa bırakacak kadar umursamıyordu. Hissetmiş miydi Helen ile konuşmasını?
Geçmiş**
Leon Aleksi ile konuşmasının ardından ona hak vermişti. Ayrılacaksa da bunu adabıyla yapmalıydı. Denize düşen yılana sarılır edasıyla Helen'i kullanmıştı. Yaptığını kendine yakıştıramadı. Hilal'i biriciğini yeterince üzmüştü. Daha fazla uzatmanın kalp kırmanın anlamı yoktu. Helen yavaş hareketler ile bahçeye süzüldüğünde arkasındaki gölgeyi Leon da fark etmemişti. Hilal şalını sarılarak duvar dibine sinerek konuşulanları dinlemeye başladı.
"Leon beni çağırmanı bekliyordum açıkçası." Leon gömlek yakasına giden eli ittirdi.
"Senden hareketlerine çeki düzen vermeni rica ediyorum."
"Nasıl?"
"Hilal'e olan davranışların. O benim zevcem ona saygıda kusur ediyorsun. Bir kac güne gideceksiniz tatsızlık çıksın istemiyorum. Ben artık evliyim bana yaklaşımın-"
Helen göz yaşları eşliğinde sesini titreterek itiraz etti. "Sen buna müsaade etmesen. Ben seninde hoşuna gittiğini düşündüm. O kızdan sıkıldığını düşündüm."
"Hilal mükemmel biridir. Lütfen bu bahsi kapatalım. Iyi geceler."
Leon büyük kapıdan içeri geçerken Helen süklüm püklüm içeri girmişti. Hilal duyduklarıyle derin bir oh çekti. Hisleri onu yanıltmamıştı. Leon da baska bir şey vardı. Kendisine karşı katı durmasına sebep olan başka şey... Bunun peşini bırakmayacaktı. Stavro'nun pusulasına artık evet diyecekti. Madem bu kadar çok kendisiyle konuşmak istiyordu. Konuşsunlardı mesele neyse öğrenecekti tahammülü kalmamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanfictionDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.