Yine ben yine yeni bölüm.Şaşırmış olmalısınız bu kadar sık bölümler gelmesine. Yorumlarınız beni motive ediyor herbirinize teşekkür ediyorum. Uzun bir bölüm oldu. Sizleri seviyorum Keyifli okumalar :)
Güneş o sabah hiç olmadığı kadar farklı doğmuştu. İki aşığın ayrı kalmasına üzülüyordu besbelli. Parlak ama ısıtmıyordu. İzmir de pastırma yazı bitmişti. Egeyi taçlandıran inci İzmir'de kışları pek soğuk olmazdı. Ancak bu sene yaz kavurucu sıcaklar getirmişti eskiler kışın da bu denli soğuk olacağını çetin bir kış geçireceklerinden yakınıyorlardı. Soğuk iyidir esasen insanı diri tutar, hastalıkları kırar, mikropları öldürür, çirkinlikleri örter, etrafı huşu içinde sessizliğe büründürürdü. Hilal çabuk üşümesine rağmen kış mevsimini pek severdi. Teğmen Leon ise tam tersi kış mevsiminden haz etmezdi. Hassas bedeni hemencecik hasta olur elleri çatlardı. Bakımına önem veren bu genç adam kremlerini baş ucunda tutardı. Eskiden... Aradan aylar geçmiş bir mevsim gelip geçmişti. Sonbahar yaprakları döküp ağaçları çırılçıplak bırakırken Leon ve Hilal'in hayatında değişiklikler olmuştu. Geçen zamanda Leon Hilal ile görüşmek adına fırsatlar yaratıyor genç kız bu fırsatları yıkıyordu. Yemekler hariç yüzünü göstermiyor, Leon'un bulunduğu ortamlara ya girmiyor ya da oradan kaçıyordu. Genç adam bir ay öncesi kendisi ile konuşmak için onunla münakaşa bile giren kızı bu denli küstürdüğü için kendine küfretti. Zaman Hilal'i olgunlaştırırken Leon'u yaşlandırmıştı. Günlerden bir gün genç adam akşam yemeğinde sevdiğinin sandalyesini boş görünce telaşlanmıştı. Nöbet günlerini biliyordu. Hastane çıkışlarına gidiyordu. Hilal fark edince olay çıkarmıştı. Genç kız fark etmese de gizliden izlemeye devam etmişti. Günlerden Salı idi ve Hilal şu an karşısında oturuyor olmalı, sıcak olduğu için içemediği çorbasını karıştırmalıydı. Ne çok detaylara dikkat eder olmuştu. Başlarda sırf güzel olduğu için etkilendiğini sandığı kızın çorba içişini hafızasına kazımıştı, sevmeyen hiç kimse bu tür teferruatları önemsemezdi. İstanbul'a teyzesinin yanına gittiğini öğrendiğinde kalbinde acı hissetti. Deniz gözlüsü, biriciği, küçüğü ona bir veda bile etmeden çekip gitmiş miydi? Üstelik ne zaman döneceği belli değildi. Üstelik sonradan öğrendiğine göre Tarık denen o gereksiz ama kızın çocukluk arkadaşı olan kişi de Hilal'in ardından bir iki gün sonra İstanbul'a dönmüştü. O gece masada Teğmen'in yıkılışını fark eden iki kişi vardı. Yıldız ve Veronika. Yıldız olanlardan sonra Leon'a karşı öfke doluydu. Küçük kız kardeşinin kalbini kırmış onu hayata küstürmüştü. O kardeşi gibi yapmamıştı. Görmezden gelmemiş, adamı gördüğü her yerde öfkesini belli etmiş, türlü imalar ile iğnelemişti. Hilal gittikten sonra değişmişti. Teğmenin Hilal'i gördüğü kısacık anlarda oluşan mutluluğuda kaybolmuştu. Neşeli biri olan adam soluvermişti. Veronika oğlunun çökmesine derin üzüntü duyuyordu. Zayıf olan oğlu daha da zayıflayıp kilo vermiş yanakları erimişti. Herşeye çabuk sinirlenirmenye başladığını fark etti. Asabı bozulmuştu. Hilal gittikten sonra bu vaziyete düştüğünün farkındaydı. Bu işe bir çözüm bulmalıydı.
Yağmur damlaları camı dövüyorken Leon mürekkebin kapağını kapattı. Yazdığı mektubu diğerlerinin yanına çekmeceye özenle yerleştirdi. Hilal'in odasından çaldığı eşarbını koklayıp çekmeceyi kapadı hızla. Kokusu kaybolmuştu işte. Çocuk gibi düşürdü omuzlarını. Ay parçası ne yapıyordu acaba şimdi. Sağlığı sıhhati nasıldı? Ona iyi bakıyorlar mıydı? Yeni birileri ile tanışmış mıydı? Kendisini bir an olsun aklına getirmiş miydi? O Tarık denen it ile İstanbul'da görüşüyorlar mıydı! Aklını fare gibi kemiren sorulardan uzaklaştı. Masasından kalkarak perdeleri açtı gökyüzünde Hilal vardı bu gece yine payına sabahlamak düşmüştü. Yatağına yattı ellerinin başının altına yerleştirdi ve gökyüzüne döndü. Kahverengi saten takımları ile kremrengi altın işlemeli yatak örtüsünün içinde yüzüne vuran ay ışığı ile masalları anımsatıyordu. Aklına o gece geldiğinde gülümsedi hayatının en huzurlu uykusunu uymuştu sevdiğinin koynunda. Kokusu geldi hatrına burnunun direği sızladı. Ne güzeldi o geceden elinde kalan genç kızın resmi olmuştu. Kendi ellerinden çıkma o şahaser. Kapı tıklanmıştı usul usul. Uyuyor gibi davranacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
Fiksi PenggemarDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.