Dışarıdan gelen gürültü ile hepimizin sesi kesilmişti. Zaten pencere kenarında olduğumdan hızla dışarıya baktım. Kesinlikle ve kesinlikle karşımda dalda sallanan bir erkek bulmayı beklemiyordum. Seni daha da hayrete düşüren neydi diye soracak olursanız bu erkeğın Teğmen Leon olmasıydı. İnanamıyordum. Şaşkınlıkla açılan ağzımı ancak toplayabilmiştim. Ona fısıldayarak bağırdım. Fısıldamak ve bağırmak birbirine tezattılar. Tıpkı Leon ve ben gibi ama bunu başarmıştım ve Leon beni anlamıştı. Hic bir şey yapmıyor boş boş yüzüme bakıyordu. İçerdekileri geçiştirecek bir yalan uydurmuştum. Lakin bu aptal daha ne kadar burada sallanmayı düşünüyordu. Kafama dank eden bir şey daha vardı. Teğmen Leon beni dans ederken izlemişti! Ve içerideki diğer kızları da izlemişti, erkeklere mahrem olan yerlerimizi görmüştü ! Sapıktı! Arsızdı! Saksıların yanında dolu duran kupayı elime aldığım gibi kafasından aşağıya boca etmem bir olmuştu. Hızla yere atlayıp kaçmaya başladı kupayı da başına atmış ve tutturmuştum. Kupa demir ve ağırdı umarım canı yanmıştır. Pencereyi kapatırken fark ettiğim şey ile gülümsedim burada olduğuna dair bıraktığı bir işaret vardı. Elimden çekecekti hemde fazlasıyla.
Gece bitip eve baska bir askerin nezaretinde geri dönmüştük. Leon bizi almaya gelmemişti. Yüzü yoktu besbelli. Icimdeki Hilal çığlık çığlığa bağırıyordu ' O medeniyet yoksununun mu yüzü olmayacak!'
Haklıydı bu gece yaptığı affedilecek gibi değildi. Pardösümün içindeki şişkinliği kimseye belli etmeden bir an önce odama çıkmalıydım. Herkese hayırlı geceler dileyip artık sadece bana ait olan odama çıktım. Yıldız ablam ve benim odalarım ayrılmıştı babaanem artık bacaklarının iyice kötü olmasından dolayı giriş katında bir odaya yerlestirilmişti. Yıldızın hastanede pek bir işe yaramadığını düşünen annem onu babaannemin hemen yanındaki odada kalmasını uygun bulmuştu. Babannemize yardımcı olacaktı. Veronika Hanım ise bu isteklerimizi ikiletmeden yerine getirmişti. Kirya Veronika ilk zamanlardaki soğuk kadın değildi artık. Bizlere oldukça iyi davranıyordu. Babaannem ile ayrılmaz ikili olduklarını söylesem abartmış sayılmazdım. Annem ile de arkadaş olmayı başarmışlardı. Zaten savaşlar hiç bir zaman anneler arasında olmazdı, kim oğullarının savaşta yitip giden ruhlar ordusuna katılmasını isterdi.***
"Teğmen Leon?"
"Buyrun genaralim." Leon babasına selam vererek yerinde durdu. Konaktan hastaneye gitmek için bahçeye çıkmıştım arabaya binmek üzere olan Teğmen ve kumandan Vasili'nin konuşmasına kulak kabarttım.
"Şapkanız nerede?"
"Ben bulamadım efendim. Karargâhta unutmuş olmalıyım."
"Teğmen bir şapkanıza dahi sahip çıkamıyorsunuz! Üstelik dün gece eve şapka ile döndüğünden bile bir habersin. Çabuk eve dön ve şapkanı bulmadan karargaha gelme!"
Öyle bir azarlamıştıki , doğrusu içimin yağları erimişti. Bizi dikizlemenin bedelini bir şekilde olsa ödemeliydi ama değil mi? Arkasını dönüp eve doğru yürüdüğünde kapının girişinde durduğumu fark edebilmişti. Kıkırtılarımı onun kırmızı suratını görünce serbest bırakmıştım.
"Hayırdır Teğmen bu ne öfke böyle?"
"Öfkeli değilim küçük hanım. Sadece -" Sözünü yarıda kesip ben devam etmiştim.
"Kaybettiğiniz bir eşyanızımı arıyorsunuz yoksa." İma dolu sesimi elbette anlamıştı. Gözlerini kısarak bir adım daha yakınıma geldi.
"Sen."
"Evet Teğmen. Aklınız fikriniz başka yerde olunca şapkanızı dahi düşürdüğünüzü fark etmediniz."
"Hemen şapkamı bana veriyorsunuz."
Her bir kelimesinin üzerine basarak konuşmuştu. Korkutucu olduğunu mu sanıyordu yani, güldüm.
"Ah Teğmen çok üzgünüm lakin gitmem gereken bir vazifem var. Hastaları bekletemem değil mi?" Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile bir adım atabilmiştim. Leon koluma yapışmış beni evin içine doğru çekiştirmeye başlamıştı. Nasıl olduğunu anlamadığım bir hızda odama gelmiştik.
"Küçük hanım sakladığınız şapkamı bir an evvel bana verirseniz ikimizde vazifelerimize geç kalmayız."
"Nerede olduğunu unuttum."
"Hadi Hilal lütfen."
"Şapkanız yokken sizi ciddiye alamıyorum." Deyip bir kahkaha koy verdim. Gerçekten o kadar komik gözüküyorduki gözüme.
"Peki o zaman sen vermezsen ben bulurum." Gözleri hızlıca etrafı tarayıp çekmecelerin olduğu yere yöneldi.
"Sizin şahsi hayata saygı diye bir şeyden haberiniz yok mu! Şahsi alanıma girip birde eşyalarımı karıştırma cürretini nereden buluyorsunuz. Çıkın gidin odamdan!"
"Şahsi(!) eşyamı alıkoyduğunuz için bu söylediklerinizi önemsemeyeceğim."
Dolaba kayan bakışlarımı yakalamıştı şanslıydım dolaba yakın olan taraf bendim Leondan önce şapkayı alıp yatağın diğer ucuna geçtim. Aramızda yatak duruyordu.
"Demek canınız oyun istiyor küçük hanım."
"Sen görürsün şimdi oyunu."
Pencereye yöneldiğim an karnıma dolanan kol ile yatağa gömülmem bir olmuştu.
"Seni küçük şeytan!"
*** Leon
Ben az evvel kollarımın arasında olan güzelliğe şeytan mı demiştim? Yatağın üzerinden atlayıp onu geriye doğru çektim. Bacakları bacaklarımın arasında kalmıştı. Dizlerimin üzerinde duruyordum. Sol elinde tuttuğu şapkamı benden olabildiğince geriye götürmüştü. Inadından ödün vermek ona yakışmazdı. Güzel yüzü hep bana bu kadar yakın kalsa olmaz mıydı sanki. Şapkama ulaşmak için koluna doğru uzandım. Bu hareketimle kalp çarpıntılarını duyabiliyordum. Benden etkileniyor muydu yani? Fark ettiğim hakikatle içimdeki Leon delice dans etmeye başlamıştı. Hilal bana bağırmaya başlamamış, öfkeli denizlerini üzerime dikmemişti. Cesaret alarak yüzüne biraz daha yaklaşmıştım. O da şapkamı geriye doğru kaydırmıştı. Saçlarının kokusu burnuma nüfuz ediyordu. Derin nefesler aldım kokusunu hafızama kazımak istercesine. Göğüs kafesi hızla şişip kalkıyordu. Gözlerimiz suskunluk yemini etmişti. İkimizde bakışlarımızı kaçırmıyorduk. Heyecandan şuraya bayılabilirdim. Gitmeliydim yoksa aklımdan geçenleri uygulamak için dudaklarım, küçük pembe dudaklar ile birleşmeye can atıyordu.
Yavaşça şapkaya uzandım. Üzerinden kalkmadan önce kulağına doğru fisıldamıştım.
"Çok güzelsin."
Kapıyı açtığımda yatağında doğrulmuştu. Şapkamı taktım.
"Ve benden etkileniyorsunuz küçük hanım."
Odadan dışarıya çıktığımda "Ne münasebet." diye bağıran tatlı sesini duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
FanficDizi ile Paralel çokça da bağımsızdır... Hilal ve Leonidas'ın birbirini bulma hikayesi.