Violet neredeyse zehri içmek üzereydi. Arkasında geri adım atsa göğsüme değecek kadar yakınındaydım.
Zehrin şişesi tam dudaklarına değmek üzereyken ani bir hareketle şişeyi tuttum. Şişeyi tutmamla geriledi fakat arkasındaki bedenime çarptı.
Avcumun içindeki elleri titriyordu. Güven verircesine ellerini sıktım ama bu daha çok titremesine neden oldu.
O sırada hala görünmez olduğum geldi aklıma. Korkması normaldi.
Tekrar görünür olduğumda çenemi omzuna koyup elindeki şişeyi yere fırlattım. Gitmek için hamle yaptığında ise kollarımı beline sardım. Kollarımın arasında minik bir kuş gibi titriyordu.
Nefesimi boynuna üfleyip kulağına yaklaştım.
-Korkma Violet.
-S..ss..sen d...de.. k...k..kim....kimsin?
-Yapma lütfen benim Aaron nasıl anlayamazsın.
Sözlerimi bitirince Violet rahat bir nefes verdi ve arkasını dönüp boynuma sarıldı. Boyu biraz kısa olduğu için zorlanıyordu. Hafif eğilip bende ona sarıldım. Kafamı boynuna gömüp derin bir nefes çektim.
Göğüsümde hissetiğim ıslaklıkla ağladığını anladım. Onun bu hali canımı çok yakıyordu. İçimdeki ses siktir et Zack'i kız seni seviyor desede Zack'in ne yapacağı hiç belli olmazdı.
Violet'i korumalıydım.
-Bir daha böyle bir seyi aklının ucundan dahi geçirirsen bozuşuruz.
-Ama ben...
-Bak bu işin şakası olmaz ben son anda yetişmeseydim ne olacaktı söylermisin? Bunu neden yaptığını bilmiyorum ama değmez.
Geri çekilip gözlerime hayal kırıklığı dolu gözlerini dikti.
-Tamam.
Sonrada arkasını dönüp gitti. O kelime hakaret bile değildi ama canımı o kadar çok yakmıştı ki. Kalbimin üzerine çöken ağırlıkla yurt binasına doğru yavaş adımlarla ilerledim.
Şu anda o kadar boş hissediyordum ki uzay boşluğu yanımda halt etmiş. Sarsak adımlarla odama ulaştığımda sadece uyumak istiyordum. Üzerimdekileri bile çıkarmadan kendimi yatağa attım.
Beynim çatlayacak gibiydi. Başımda tarifi imkansız bir ağrı vardı. Bana bakışı bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. İçimdeki bir ses sürekli olarak yanlış yaptığımı haykırsada ben doğru olanı yapıyordum.
Bu gün çok yorulmuştum başımdaki ağrı beni uyutmuyordu.
Yataktan kalkıp pencereyi açtım. Belki biraz hava almak iyi gelirdi.
Yarım saat kadar temiz hava almıştım. Başımdaki ağrıda biraz olsun azalmıştı. Pencereyi kapatıp yatağıma geçtim.
Uyku yavaş yavaş beni esir alırken yan taraftan gelen inlemeyle yataktan fırladım.
Jones kafasını sağa sola sallayıp inliyordu. Sanki acı çekiyordu.
"Kevin ne yapmalıyım?"
"Adrian'ın sana yaptığı şeyi hatırlıyor musun?"
"Evet"
"Aynısından yapman lazım."
"Tamam"
Elimde minik bir su küresi oluşturdum sonra ona vücut sekli verip tekrar su küresine çevirdim. İlk denememde yapmıştım. Su gerçekten en kolay element olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPAL MÜHRÜ
FantasyBilimden doğan fantastik bir hikaye. Aaron McBrown Çoğumuz dışlanmışızdır. Yada dışlanan insanları görmüşüzdür. Fiziksel görünüş. Düşünce biçimi. Tercihler. Hareketler. Aslında dışlanmak için bir nedene ihtiyacınız yoktur. Kendini küçük gören insanl...