35. Bölüm

2.6K 219 112
                                    

Kendimi asansörlerden birine attığımda çok fazla hâlsizdim. Her şey tepeme binmişti. Sanki omuzlarımda tonlarca yük vardı.

Odama geldiğimde hiç bir şey yapmadan kendimi yatağa attım. Dinlenmeliydim. Yarın ise ilk iş neler yapabileceğimi öğrenmek için kütüphaneye gitmek olacaktı.

Başımın altındaki yastığı alıp kucağıma bastırdım ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapatmam ile karanlıkta bir yüz belirdi. Sırıtan bir yüz.

Sıçrayarak yataktan kalktım. Bu gerizekalı cidden sinirlerimi bozuyordu. Şimdi durduk yere neden kralın danışmanını düşünmüştüm ki?

Yoksa o adam...... Tabi ya benimle oynamıştı. Bana sadece savaştan bahsedip gözümü korkutmuştu. Ama benim neler yapabileceğimi en iyi bilen kişi oydu.

Kafama sert bir şekilde vurdum. Ben bunu neden yeni fark ediyordum?

-Aaron ne oldu neden kendine vuruyorsun?

Bir anlık afallama ile etrafıma boş bir bakış attım. Pencerenin önündeki Seth'i görmem ile rahat bir nefes verdim.

-Sadece bir şeyler hatırladım.

Anlamazca kafasını kaşıdı.

-Seth anlamak için kendini yorma. Bu gün bana bilekliği getirirken yorulmuş olmalısın. Yemekhane ye gidelim mi?

-Et mi yiyeceğiz?

-İstediğin kadar.

Seth'in bir anda çığlık atmasıyla geriye sıçradım. Kendimi toparlayıp Seth'e baktığımda kızılderili kabilelerindeki yağmur dansı yapan şamanlar gibi dans ettiğini gördüm.

Seth başıma bela olsa da onsuz yapabileceğimi sanmıyorum. Onunla tanışalı çok olmasa da benim bir parçamdı. Gülümsedim ve kapıya yöneldim.

-İlk giden çürük yumurta.

-Hey, o son gelen olmayacak mıydı?

-Hadi ama Seth yemek yolunda seninle yarışamam.

-Beni tanıman güzel.

Bana göz kırpıp pencereden çıktı. Çürük yumurta olmak umrunda değildi sanırım. Gülümsedim ve odadan çıktım. Biraz olsun rahatlamıştım.

Yemekhaneye çıktığımda Seth çoktan tabakları doldurmuştu. Masaya oturduğumda önüme koyduğu tabağa baktım.

Et ve et'e dair ne varsa doldurmuştu. Kendi önünde iki tabak dolusu et vardı.

-Aslında bu dünya da etten başka yiyecekler de var.

-Biliyorum ama hiç biri et kadar lezzetli değil ve enerjileri de az.

-Sebze yemelisin.

-Doğru söylüyorsun gidip patates cipsi almalıyım bekle beni.

Bir şey söylememe müsade etmeden hızla patates almaya gitti. Sağlıklı beslensin diye uğraşıyordum ama sağlığa ihtiyacı var mıydı? Bu konu tartışmaya açıktı.

Seth elinde koca bir tabak patates cipsi ve püre ile gelmişti. Tabakları masaya koyarken benden uzağa koymaya dikkat etmişti.

Önündeki yemekleri büyük bir iştahla yemeye başladığında bende yemeğime döndüm. Seth önündekileri bitirmeden biraz yemek yesem iyi olacaktı.
__________________

Odama geldiğimde sinirle Seth'e baktım. Yürüdüğüm yerler batmıştı. Üzerimden dökülen yiyecekler yere düşüyordu.

-Seth cidden o kadar yemek neyine yetmedi de herkesin yemeğini mahvettin?

OPAL MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin