Kulağımda yankılanan çığlık sesi annemin bana son vedasıydı belki de.
Nefes nefese kalmıştım. Anlımdan biriken terleri silip yatağa baktım. Violet hâlâ uyuyordu.
Yataktan yavaşça kalkıp banyoya girdim. Annemin son görüntüsü gözümün önünden bir türlü gitmiyordu.
Yüzüme birkaç kere su vurdum. Soğuk su beni biraz olsun kendime getirmişti. Yine de kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum.
O adamı korumuştum belki babamı da iyileştirebilirdim. Belki de yetişsem bile her şey için çok geçti. Yaraları iyileştiriyordum. Ama bedenini terk edip parçalanan ruhları nasıl bir araya getireceğimi bilmiyordum.
Ellerimi saçlarımın arasına daldırıp saçlarımı çektim. O gün ailemi dağıtan adamların kim olduklarını da bilmiyordum. Annemden ne istiyorlardı. Neden babamı öldürdüler. Kendim ve ailem hakkında bilmediğim çok fazla şey vardı.
Odaya girdiğimde Violet'e baktım. Yatakta huzurla uyuması sinirlerimi biraz olsun yatıştırmıştı.
Üzerimdekileri çıkarıp dolaba rastgele fırlattım. Uzun kollu bir şeyler giyerken gözlerim camla buluştu. Dışarıda hava hâlâ aydınlanmamıştı.
Pantolonu da giydiğimde odadan çıktım. Annemin kendini uçurumdan atması ve ölmeden hemen önce attığı o çığlık bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Ölmek zordu. Yaşamak ise güzel. Annem bunu son anda fark etmişti sanırım.
Bahçeye çıktığımda derin bir soluk aldım. Hafif çiseleyen yağmurun altında yürümeye başladım.
Kalbimin üzerinde sanki tonlarca yük vardı. Kendimi rahatlatmak için derin bir nefes aldım. Annemin ölüm sahnesi gözümün önünden gitmiyordu.
Gözlerimi kapattım. Gözümün önünde yine o uçurum canlandı. Etrafımda hafif bir rüzgar estiğinde istemisizce ürpermiştim.
Gözlerimi açtığımda farklı bir yerdeydim. Olmayı çok istediğim aynı zamandan olmaktan korktuğum yerdeydim.
Önümde ufuk çizgisine kadar uzanan bir okyanus ve uçurumun tepesinden aşağıdaki kayalıklara vakmakyan korktuğu için okyanusu izleyen ben.
Hayatım boyunca çok fazla acı çekmiştim çok kere çaresiz hissetmiştim. Ama şu anda o kadar acı çekiyor ve çaresiz hissediyordum ki daha önce yaşadığım şeyler sanki küçük bir oyun gibi geliyordu.
Gözümden bir damla yaş süzüldüğünde daha fazlasını istiyordum bağirarak ağlamak ama yorgundum ağlamak için hesap sormak için kendimi suçlamak için.
Oldugum yere çöktüğümde bunların hiç birinin yaşanmamış olmasını diliyordum.
O sırada duyduğum ayak sesiyle arkamı döndüm. Ve karşımda gördüğüm kişiyle olduğum yerde kalakaldım.
Annem tam karşımdaydı. Ama bana bakmıyordu. Gözleri okyanustaydı. Belki o da benim gibi korkuyordu aşağıya bakmaya.
Annem uçurumun kenarına geldiğinde yerimden doğrulmak istesem de başaramadım. Ben ayağa kalkmak için çabalarken annem uçurumun kenarına iyice yaklaşmıştı.
Bütün gücümü toplayıp ayağa kalkarken annem kendini çoktan boşluğa bırakmıştı. Bende arkasından atladığımda annemin görüntüsü bir anda toz olup yok olmuştu.
Ben havanın beni kaldırdığını hayal ettiğimde olduğum yerde süzülüyordum. Ve annemin yok olduğu yeri izliyordum.
O sırada aşağıya doğru süzülen beyaz bir kumaş dikkatimi çekmişti. Kalın bir şsrit şeklindeydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/105164076-288-k716178.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPAL MÜHRÜ
FantasiBilimden doğan fantastik bir hikaye. Aaron McBrown Çoğumuz dışlanmışızdır. Yada dışlanan insanları görmüşüzdür. Fiziksel görünüş. Düşünce biçimi. Tercihler. Hareketler. Aslında dışlanmak için bir nedene ihtiyacınız yoktur. Kendini küçük gören insanl...