43. Bölüm

1.7K 149 74
                                    

Hena'dan (geçmiş):

Gözüme gelen ışık ile gözlerimi daha sıkı kapatıp diğer tarafa döndüm. Ama üzerimde sanki tonlarca yük vardı. Bir süre sonra uykum açıldığında yavaşça yataktan kalktım.

Odadan çıktım. Çok hâlsizdim. Kevin'ı odalarda arasam da kimseyi bulamadım.

Biraz hava almak için bahçeye çıktım. Sabahın erken saatleri olduğu için dışarısı oldukça soğuktu. Yan taraftan gelen homurtuyla oraya döndüm.

Yan evde yasayan kadın yine benimle kavga etmek derdindeydi.

-Senin uğursuzluğun yüzünden çiçeklerim soldu. Gir evine uğursuzluğunu bize de bulaştıracaksın.

Sinirle soludum.

-Belki de çiçeklerinin solmasın dan beni sorumlu tutmadan önce onları sulasan solmazlardı. Ayrıca asıl uğursuz sensin.

-Pis cadı. Sen ölmelisin. Bu şekilde çocuklarımız güven içinde büyüyebilir.

İçimdeki öfke daha da büyürken olayı büyütmemek için eve girdim. Ama ellerimin titremesi kesinlikle geçmiyordu.

Su içmek için mutfağa yöneldim. Ama gözlerimin kararması ile dengemi kaybedip yere düştüm.

***************

Genç kadın hareketsizce yatarken kocası sanki bunu hissetmişcesine huzursuzlaşmıştı. Elindeki işi bırakıp kısa bir süre arkasına yaslandı. Ama içinde gitgide büyüyen sıkıntı hissi onu daha da huzursuz ediyordu.

Yerinden kalkıp elini ve yüzünü yıkayıp tekrar işine geri döndü. Genç kadın ise düştüğünü zannettiği bebeği ile yapayalnız soğuk tahtaların üzerinde yatıyordu.

Akşam olduğunda adam daha fazla çalışamayacağına kanaat getirdi ve evine dönmek için yola koyuldu.

Uzun bir yürüyüşün ardından evine ulaşmıştı. Eve girmeden önce içindeki nedensiz sıkıntının gitmesi icin derin bir nefes aldı ama nafileydi.

Sessiz bir şekilde eve girdiğinde ışıkların yanmaması onu şaşırmıştı. Girişteki ışıkları yaktığında gördüğü manzara ile öylece kalakaldı. Sevdiği kadın kanlar içinde yatıyordu.

Bebekleri daha fazla tutunamamış ve onları terk etmişti. Adam kızla karısının yanında diz çöktü. Yüzünü avuçlarının arasına aldığında karısının soğukluğuyla titredi.

Karısını kucağına alıp odalarına taşındığında çoktan aglamaya başlamıştı. Karısı arada gözlerini açıp ona bakıyordu. Ama bakışları bomboştu. Bir ölüden farksızdı.

Adam karısının üzerine kat kat yorgan örterken kaybetme korkusuyla gözlerinden akan yaslar da durmak bilmiyordu.

Adam karısının sadece kansızlık yüzünden bu kadar soğuk olduğunu düşünse de aslında gercekler çok daha farklı ve acımasızdı.

Bulundukları yerde kadının uğursuz olduğunu zanneden kadınlar bir araya toplanmış ve kadına ölüm büyüsü yaptırmışlardı.

Cadılıkla suçladıkları kadını yine baska bir cadının yardımıyla yok etmeye çalışıyorlardı.

Ama yapılan hiç bir kötülüğün cezasız kalmayayacağı gibi bu da cezasız kalmayacaktı.

Genç kadın günden güne zayıflıyor ve ölüyordu. Kacası ise hastalığının ne olduğunu bile bilmediği karısı için elinden gelen her seyi yapıyordu. Onu hayata bağlayan yaşam kaynağını kaybetmek istemiyordu.

OPAL MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin