Bütün kan beynime doğru yol alıyordu sanki. Ellerim buz keserken başımın tepesinde hafif bir karıncalanma hissediyordum. Arkamı dönerken sesin kaynağını arıyordum.
Benden yaklaşık on adım ileride duran Young Jae'yi görmemle içim rahatlarken ellerinde tuttuğu Seth'in hareketsizliği bütün algılarımı harekete geçirmiş ve ben daha ne olduğunu anlayamadan Seth benim avuçlarımdaydı. Yüzü hafiften yaralanmış görünüyordu. Ama garip olan onu bir anlığına normal bir insan gibi görmüştüm.
Yüzü ve kıyafetleri vardı. Bizim gibi görünüyordu. Normal. Fazla normal.
O kadar kısa sürmüştü ki neredeyse hayal gördüğümü düşünecektim.
-Seth iyi misin? Seth?!
-Aaron Seth sadece yorgunluktan bayılmış olmalı. Buraya geliyorlar. Eğer bizi bulurlarsa çok fazla şansımız olmaz.
-Haklısın.
Elimi Young Jae'nin omzuna attım. Gözlerimi kapattım. Tek dileğim o an güvenli bir yerde olmaktı. Gözlerimi tekrar açtığımda okuldaydık. Yurt binasında olmalıydık boş bir öğrenci odasıydı. Young Jae'ye baktığımda şaşkınca etrafına bakıyordu.
-Benim odamda mıyız?
-Burası senin odan mı?
-Evet ama buraya nasıl geldik.
-Dostum beni fazla küçümsemiyor musun?
-Hayır sadece bu çok hızlıydı. Yani o kadar mesafe. Neredeyse saniye bile geçmedi.
Bir süre hareketsiz durduktan sonra bir anda bağırdı.
-BU HARİKAYDIIIIIII!!!
O bağırdığı anda Seth bir anda fırladı.
-Etlerimi vermem kimseye!!!!!
İkisi şaşkınca birbirlerine bakarken Seth yine kendinden bekleneni yaptı.
-Sen kimsin Aaron benim vermem kimseye.
Koluma yapıştığında kahkaha atmaya başladım. Etrafına kötü kötü bakışlar atıyordu ama sevimli olmaktan ileriye gidiyordu.
-Aaron burası bizim odamız değil.
-Seth bu gün burada kal.
-Bir kız yüzünden sen at beni Aaron hep ikinci plana at beni.
-Seth sen iyi misin? Iyi hissediyor musun?
-Yirmi saniye önce evet ama artık bir pislik gibi hissediyorum.
-İyiysen sorun yok. Yat uyu dinlen. Yarın başımıza birşeyler gelebilir.
-Ne gibi?
Young Jae soruyu yönetlirken Seth çoktan yatağa girmişti bile.
-Hena muhtemelen savaşı başlatacaktır. Geçitlerini yıktık. Geriye sadece bizim geçit kaldı. Onu ele geçirmek isteyecek. Bir şekilde bizim geçidi kilitlememiz gerekecek.
-Savaşı şimdi başlatmayacağını nereden biliyorsun?
-Hissedebiliyorum. Garip gelebilir ama hislerim oldukça güçlüdür.
Young Jae ise tatmin olmamış gibiydi ama daha fazla üstelemedi. Odadan çıkıp asansörlerden birine bindim. Kartımı okuturken kafamda tonla düşünce vardı. Asansörün kapıları açıldığında sarsak adımlarla odama girdim.
Yatağa baktığımda Violet uyuyordu. Üzerimdekileri değiştirip bende yatağa girdim. Violet'e yaklaştığımda bir anda hareketlendi. Geldiğimi hissetmiş gibiydi. Bana dönüp kolunu karnımın üzerinden bana sardı. Onu iyice kendime çekip sarıldım. Başı göğsümdeki yerini aldığında biraz homurdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPAL MÜHRÜ
FantasyBilimden doğan fantastik bir hikaye. Aaron McBrown Çoğumuz dışlanmışızdır. Yada dışlanan insanları görmüşüzdür. Fiziksel görünüş. Düşünce biçimi. Tercihler. Hareketler. Aslında dışlanmak için bir nedene ihtiyacınız yoktur. Kendini küçük gören insanl...