48.Bölüm

1.5K 140 88
                                    

Danışman sessiz duruyordu. Ben ise dolan gözlerimdeki yaşları tutamıyordum. Danışmana arkamı döndüm. Daralıyordum. Sanki binlerce el tarafından dibe çekiliyordum. Sarsak adımlarla yürümeye başladım. Ama yürüyen kişi ben değildim sanki. Aynı anda o kadar çok duygu yaşıyordum ki tükenmiş hissediyordum.

Daha fazla yürüyemeyeceğimi anladığımda olduğum yere çöktüm. Gözlerimden akan yaşları silip burnumu çektim.

Etrafa boş gözlerle bakarken gözlerim Adrian'da takılı kaldı. Yanına Caroline vardı. Mutlu görünüyorlardı. Onun mutlu olması beni sinirlendirmişti.

Yanımda olması gerekiyordu. Sert bir şekilde Adrian'a bakarken bir anlığına bakışlarımız kesişti. Kaşları anında çatılırken Caroline'a bir şeyler söyleyip yanıma doğru gelmeye başladı. Ben de ayaklandığımda karşı karşıya gelmiştik.

-Aaron bir sorun mu var? İyi görünmüyorsun.

Gözlerinin içine baktım. Acaba bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyor muydu? Yada tek düşüncesi savaşta benim güçsüz düşüp insanların en önemlisi de onun ölümüne sebep olup olmayacağım mıydı.

Dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrılırken ifadesiz ses tonum ile konuştum.

-Sorun yok.

Yanından geçerken omzuna çarpmaya özen göstermiştim. İçimden bir ses aşırıya kaçtın derken diğer bir ses de bırak da bu sefer böyle olsun diyordu. Ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Tekrardan yurt binasına doğru ilerlerken bir anda benim için zaman durdu. Tepkileri ben vermiyordum. Sanki ben sadece izleyiciydim. Hızla arkama döndüğümde üzerime doğru gelen bir su küresi vardı. Ateşi kullanarak su küresini buharlaştırdığımda hızlı bir hareketle bana küreyi atan Adrian'ın boğazına yapıştım.

Zaman eski hızına geri döndüğünde Adrian saşkındı. Ben ise afallamıştım. Kendi isteğim dışında onun boğazına yapışmıştım. Kendime geldiğimde boğazını bıraktım. İki adım geri çekildiğimde Adrian'ın yüzüne baktım.

-İyi misin Aaron?

-Benden uzak dur. Bunu kontrol etmeyi öğrenmeliyim.

Geri geri çekilip arkamı döndüm. Hızlı adımlarla yurt binasına girdim. Gücüm tamamlandığı için mi bu haldeydim. Bunu bir şekilde kontrol altında tutmalıydım.

Odama geldiğimde kapımı kilitledim insanlara zarar vermek istemiyordum. Pencerenin altına yere oturduğumda savaşı düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Nasıl bir çıkmazda olduğumu şimdi daha iyi idrak ediyordum.
________________________

2 ay sonra:

Hena beklediğim gibi bir saldırı yapmamıştı. Savaşın o gün başlayacağını düşünmüştüm fakat beklenenin aksine Hena tepki dahi vermemişti. O tarafta olan şeyleri bazen duyuyordum. Tek yaptıkları savaşa hazırlanmaktı.

Ben ise Seth gittiğinden beri odamdan hiç çıkmamıştım. Danışman ve Kevin odama gelip bana ders veriyorlardı. Her hareketi öğrenmiştim. Elementleri istediğim gibi yönlendirebiliyordum artık. Kendimi daha güçlü hissediyordum. Ama son günlerde çok fazla garip rüya görüyordum.

Her seferinde nefes nefese uyanıyordum. Rüyalarımda gördüğüm tek şey yenildiğimizdi. Her seferinde benim yüzümden yeniliyorduk. Hena herkesi katlediyordu. Bu rüyaları neden gördüğüme anlam veremiyordum.

Kapım tıklandığında korkudan sıçramıştım.

-Gel.

Kevin içeri girdiğinde yüzüne baktım. Sanki yaşlanmıştı.

OPAL MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin