Müdirenin alev alan saçları eskisinden daha güzel görünüyordu kesinlikle.
Su gücü olduğu belli olan birkaç hoca uğraşsa da ateşler kesinlikle sönmüyordu. Garip olan ise ateş büyümüyordu stabil bir şekilde devam ediyordu.
Gülmek istiyordum ama şu an gayet ciddi bir ortam vardı.
Bu gidişle kadının kafasında saç kalmayacaktı ki zaten şu an da pek saç kaldığı söylenemezdi.
Çevik bir hareketle sandalyemden kalkıp müdirenin başına gittim. İki kişi kollarından tutmuş kıpırdatmıyorlardı.
Gözlerimi kapatıp aynen Edie de olduğu gibi oksijenin ateşin etrafından çekildiğini hayal ettim. Gözlerimi açtığımda ateş sönmüştü.
Müdirenin kalan birkaç tel saçının arasında görünen mavi bilye dikkatimi çekmişti.
Bilyeyi elime alıp arkamı döndüm müdire çoktan bayılmıştı.
Gözlerim Seth'i aradığında onu benim tabağımdaki etleri de mideye indirirken buldum. Bu durumda hiç bir şeyi umursamadan yemek yiyebiliyordu.
Ayrıca on santimlik ufaklık benden çok yemek yiyordu üstelik karnı biraz olsun şişmiyordu.
Hızla masaya oturdum ve Seth'i tuttuğum gibi cebime indirdim.
Ayağa kalktığımda kimse bana bakmadı. Herkes endişeyle yere pelte gibi yığılmış müdireye bakıyordu.
Bu kadın ilk defa bir işe yaramıştı. Ayrıca o saçının arasından aldığım mavi bilyenin ne olduğunu da deli gibi merak ediyordum. İlginç bir şekilde alırken kimse görmemişti ama emin de olamazdım.
Hızlı adımlarla yemekhane'den çıkarken etrafımı kolaçan ediyordum.
Asansöre ulaştığımda bir nebze olsun rahatlamıştım.
Ben başıma bela almayım diye uğraşırken bela başımdan eksik olmuyordu.
Asansör odamın önünde durduğunda kendimi hızla odama attım.
Şimdi daha rahattım. Kendimi yatağa bırakırken rahat bir nefes verdim. Müdirenin o hali aklıma geldikçe kendimi gülmekten alamıyordum.
Şu bilyeyi merak ediyordum. Elimi cebime attığımda elimin ısırılmasıyla elimi hemen geri çektim.
Sanırım yavru köpek hayallerim gerçek olmuştu. Elimi temkinli bir şekilde cebime tekrar sokup Seth'i çıkardım.
Fakat o mışıl mışıl uyuyordu. Bir yandanda sanki ağzında çok lezzetli bir şey varmışçasına ağzını şapırdatıyordu. (Böyle mi yazılıyor bilmiyorum)
Kesinlikle Seth'in rahatlığından bende istiyordum. Müdirenin kafasını yakmıştı ve hiç birşey olmamış gibi benim tabağımı da mideye indirmişti şimdi ise uyuyordu.
Seth'i yatağa bıraktıktan sonra elimi cebime tekrar attım.
Bilye gerçekten çok güzeldi. Sanki küçük bir kürenin içerisinde yanan bir ateş vardı. Mavi bir ateş.
"Kevin bu nedir?"
"Açıklaması biraz karmaşık. O küçük şey bilmeden çok büyük bir şey yaptı. Bilmeden soğuk ateşi kullandı. Kullanırken zarar vermeyi amaçlamadığı için kimse zarar görmedi fakat o küçücük küre eğer kullanan kişi isterse bu binayı havaya uçurabilir."
"Peki ama nasıl yaptı bunu soğuk ateşi kullanmanın zor olduğunu söylemiştin."
"Zor olsa da imkansız değil sana söylediğim gibi soğuk ateşi kullanmak için bütün duyguların dengeli olması gerekir soğuk ateş diğer elementlerin aksine insanın vücudunda bulunmaz. Buyruk altına girmez sadece güçlü ve bütün duyguları dengeli olanlar kullanabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPAL MÜHRÜ
FantasyBilimden doğan fantastik bir hikaye. Aaron McBrown Çoğumuz dışlanmışızdır. Yada dışlanan insanları görmüşüzdür. Fiziksel görünüş. Düşünce biçimi. Tercihler. Hareketler. Aslında dışlanmak için bir nedene ihtiyacınız yoktur. Kendini küçük gören insanl...