ANNELER GÜNÜ

1K 85 171
                                    

BU BÖLÜMÜ BAŞ TAÇLARIMIZ ANNELERİMİZ İÇİN YAZDIM VE ONLARA İTHAF EDİYORUM❤❤❤❤
(Mültideki müziği ben dediğim zaman açınız ama gerçekten açın, burdan açılmıyorsa Youtube felan girin: Candan Erçetin- Annem Annem)

Acı, nefret, kin, zikiri karanlık içerisinde büyüyen Ömer, geçmişi zaman geçtikce gün yüzüne çıkıyor gibiydi, öncellikle Lâlin ölümüyle daha sonra Seyfinin yakalanmasıyla. Bir türlü kurtulamıyordu, ne yapsa ne etse, ne düşünse bu karanlık hislerini kömürmeye başlamıştı. İnanın ki siz onun yerinde olsaydınız, çok delilirirdiniz. Bizi karanlık günler mi bekliyor? Bilmem. Ama zor olucakları belli. Hem biz hem Ömer hem hayatına giren Defne için. Yavaş yavaş gün yüzüne çıkan geçmişle beraber zamanın akışına bırakalım ve hikayenin devamına, akışına beraber şahit olalım, korkutuysam hikayeye dönelim biz.

Ömerler deli gibi odada eğleniyorken Defne kapının aralığında Ömerin o hallerini izliyordu. Yüzbaşı asker arkadaşlarıyla eğleniyorken Defne ona bakmaya dalmıştı.

"Poyrazın beraber kutladığımız ilk doğum gününü hatırlıyonuz mu? Hepimiz unutmuştuk buda bize bozulup iki hafta bizimle konuşmamıştı" diye anlattı Pamir.

"Hatırlıyorum hatta görevdeyken önümüze geçip bütün teröristleri vurmuştu o gazla"

"Hahahaha evet hatırlıyorum" Ömer gülünce Defnede gülümsemeye başladı.

"Poyraz gözlerin kapalıyken ne gördün?" askerlerin biri bu soruyu ona sorarken Poyrazda ona "seni...allah allah ne görcem be, ışık mı vardı görmem için?" diye cevap verdi.

"Abi lütfen şaka yapma bugün, kaldıramayacağım." Pamir oturduğu yerde tekrar uykuya daldı ve bizimkiler kahkalara boğuldu.

"Lan siz dün gece ne yaptınız?" dedi Yavuz.

"Sanane Yavuz" diyerek cevap verdi Poyraz.

Günler sonraya, 14 mayıs'a geçelim, bu sene ki 14 mayis Ömerin en nefret ettiği. Yaşamaktan sıkıldığı gün. Anneler günü (mülti açın) Ne zaman gelse bugün o zaman Yüzbaşı paramparça oluyordu, bir yandan annesini hatırlatan anılar varken diğer yandan annesinin yokluğunu en önemlisi yokluğunun sebebini hatırlıyordu. Saatlerden birinde Ömer ve Defne başbaşa oturmuştu, nerde miydiler? Defnenin yeni evinde.

"Eee Defne anlatmayacak mısın bana aileni, geçmişini, hislerini, en büyük isteğin, hayallin hatta hayallerin...?"

"Anlatıyım, anlatıyım. Benim bir babam var mı yok mu belli değil, yıllardır onun evladı işi oldu benim babam ise bir boşluk. Öyle WOW denelebilecek kadar iyi bir hayatım olmadı işte öyle. Hayallerim zor durumdaki insanları kurtarmak, en azından onlara yardım etmek, isteklerim ise...sen hayatıma girmeden önce sadece mesleğimin önemi vardı benim için. Ama artık tek isteğim, en büyük dileğim, seninle mutlu bir hayat geçirmek."

"Bir gün gelir, kapına Albayım dayanır, yüzüne bakar, sen o zaman belki anlarsın ne olduğunu, Ömere bir şey mi oldu? Ömer iyi mi? diye sorarsın kendi kendine. Albay duyarcasına sana..." Ömerin sözünü Defne "sakın" diyerek kesti.

"Ama bir gün böyle bir şey olursa sakın ağlama arkamdan sakın"

"Konuyu değişsek? Mesela senin annen senin baban?"

"Benim ailem mi merak ediyorsun?"

"Sana dair herşeyi merak ediyorum Ömer"

"Defne daha sonra anlatırım ama bugün değil, lütfen bugün olmaz."

"Peki sen bilirsin"

"Neyse benim bir kaç işim var gitmem lazım"

Diyip kalktı Ömer. Albayı arayıp izin istedi. Ve yakınlardaki bir köyün mezarlığına gitti, annesinin mezarına gelmekti niyeti aslında. O soğuk taşın kenarına yaslanıp elindeki gülü toprağın üzerine bıraktı.

Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin