Final'e adım adım...

590 33 82
                                    

Ömer çatışmanın tam ortasındaydı, teröristler yakındaki bir köyde bomba patlatmaya hazırlanıyorken son anda bizimkiler yetişip çatışma açtı etraflarına, Ömer bir yandan kızını ve Defnesini düşünürken birden kalbini tuttu. Bir ağrı girmişti kalbine, öyle böyle bir şey değildi.

"Komutanım iyi misiniz?" diye sordu Poyraz.

Çınar "Komutanum iyi missiz da?" dedi ardından.

"İyiyim ateş etmeye devam edin, halka dikkat." Ömer birden kalbini olduğu bölgenin tam üzerinde akan sıcak bir sıvı hisseti, elini üzerine bastırıp yere yattı.

"Şimdi değil Ömer, şimdi değil, öleme..." daha lafının sonunu getiremeden gözleri kapandı Sinan yanına çöktü ve nabzını kontrol etti.

"Yüzbaşım, dayan, yüzbaşım dayan! YÜZBAŞI!"

Teröristler etraflarını sarmaya başlamıştı, Sinan onlara yaklaşan silahlının üzerine üç tane kurşun sıktı ve yavaş yavaş sayıları inmeye başladı, gezinen bir iki tanesi keskin nişancı Yavuz vurdu ve diğerleri çekilip kuytu köşelerden gitmeye başladı koşarak. Sinan ve Poyraz hariç diğerleri köylülerle ilginlenirken, Ömeri onlar hastaneye götürüyordu, hastaneye  Ömer'i kucaklarında tutarak götürdüler, içeriye girdiklerinde Ayşegül'e karşılaştılar.

"Bunlara ne oluyor böyle? Allahım sen aklıma mukayyet ol!" dedi Ayşegül, Ömeri sedyeye alıp ameliyathaneye götürdüler.

Poyraz "ne oluyor?" diye sordu sevgilisine.

"Defne... İsmail abi onu evde kanlar içinde bulmuş... şuan o da ameliyathanede, doğumu gerçekleşiyor."

"Yapma be Ayşegül, Defne yengenin durumu nasıl?"

"Ağır, şuan başhekim ve bir kaç doktor ameliyatında beni almadılar, Poyraz Defne'nin durumu kötüydü ben çok korkuyorum."

"Şşşş sakin ol Ayşegül, korkma. İyi olacaklar."

Sinan o sırada ameliyathanenin önünde bekleyen İsmail abinin yanına gitti, İsmail abi Ömer'in vurulduğunu öğrenince ağlamamak için kendisini zor tuttu, gözleri zaten kıpkırmızıydı Defneyi o halde bulduğundan belli. Yaşlı adamın gözünden bir yaş akınca Sinan dayanamayıp ona sarıldı.

"İsmail abi, iyi olacaklar dimi?"

"Olmak zorundalar evlat, zorundalar."

"Ama sen ağlıyorsun..."

"İki tane evladım ölümle savaşıyor, oysaki sıra bendeydi, bu yüzden olabilir mi?"

"Deme öyle İsmail abi, ölümün sırası olmaz ki, hem ben inanıyorum ikisinede hiç bir şey olmayacak." dediği anda Sinan. Ameliyathaneden ağlama sesleri yükseldi. İkisinin aynı anda yüzleri gülümsedi.

"Bak dedim ben sana Defne yengeyle kızı kurtuldu sıra artık Yüzbaşımda Albayım."

"Evlat biz Albaylığı bırakalı seneler oldu."

"Olsun, sen benim için yine Albaysın, ve ben sadece saygı duyarım." dedi Sinan. Bir kaç dakika geçtikten sonra Defne narkozun etkisiyle baygın halde normal odaya alındı, saatler sonra yavaş yavaş uyanmaya başlıyorken karnında bir boşluk hisseti.

"Kızım? Kızım... nerde? A..kızım?" diye sayıklamaya başlarken 10 dakika sonra, içeriye bir hemşireyle beraber kızı geldi, hemşire Defne'nin kucağına yavaşça kızını bıraktı.

"Kızım...Lâl'im. Hoşgeldin meleğim." Lâl ağlamaya başladı, ama öyle bir şiddetliydi ki, hastane inliyor gibiydi, Defne korkmaya başladı bir şey mi oluyor diye, öyle ağlıyordu ki... sanki babasının ne durumda olduğunu hissetmiş gibi ağlıyordu. İçeriye Poyraz girdi, Lâl'in ağlamasını duyduğu gibi titremeye başladı, elleri tir tir titriyordu. Defneye doğru yaklaşıp Lâl'in yüzüne baktı... hala ağlıyordu.

Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin