Yerde yatan iki cesedi gören Ecem gözlerini kapattıp silahı yere bıktı.
"Ben...ben...ben...nasıl yaptım bunu, nasıl yapabildim, hayır ben asker vurmuş olamam, bu olamaz, ya SEYFİ bu senin yüzünden bak!"
Seyfi bile gördüğü manzaraya inanamıyordu; "kız Saral afferim! Senin sayende Kara Çocukla koca kafalıdan kurtuldum. Ellerin dert görmesin!" diyip yere çöküp Yüzbaşının gözlerini elleriyle kapattı.
"Saral sen kal, diğerleri çıksın" diyerek adamlarına çıkma emri verdi pislik adamlarına.
"Eee Kara Çocuk ne oldu, kazandım işte, senide kardeşinin yanına yolladım. BEN kazandım BEN! Merak etme yengeyi de yollayacağım yanına, yalnız kalma şimdi sen oralarda"
"Hayatımın bir film şeridi gibi önümden geçmesini bekliyorsan yanılıyorsun Seyfi, ben hiç bir zaman bu kadar çabuk pes etmedim. Asıl oyun şimdi başlıyor, tutuğum Kızıl Nöbeti sona erdi artık saldırı zamanı, Kızıl Oyun başlıyoor!
Bu şekilde bir kimyager tarafından öldürülmek için eğitilmedim ben, bildiğim tek şey şu ki, şu üzerimdeki yelek! BİSMİLLAHİRAHMANİRAHİM! Allahım sen bize yardım et" diye geçirdi aklından, ardından Seyfiyi yakasından tutarak döndürüp yere yapıştırdı Ömer;"Saflık başını almış gidiyor..ben seni daha zeki sanardım, bari ellerimizi bağlasaydın salak (!) sesini çıkartırsan şuracıkta öldürürüm seni"
"Lan hortladın mı sen?"
"Bizim hortlamadan önce ölmemiz gerekiyor ki bu imkansız, sizin anlamadığınız şey askerden ölü çıkmaz, çıksa çıksa şehit çıkar! Önüne bir bak! Bak! Bak! Erzincan'a! Mardin'e! Hatay'a!Baksana! Bak doğuya! Gençler sırf vatanları için can veriyor, bu sizde var mı? Ha! Bayrak desen, yok. Vatan desen yok. Sağlam ve güvenilir bir millet desen o da yok! Neyin kini bu? Çekemiyorsun değil mi! Türkiyenin büyümesini, dahada güçlenmesini çekemiyorsun!!"
"Çekemiyorum evet (!) çekemiyorum. Aramızda ki fark ne biliyor musun Kara Çocuk?"
"Bilen bilir bilmeyende inşallah hisseder, hissedemiyorsa artık yapıcak bir şey yok"
"Beynimi yaktın sağol"
"Az konuş biraz!!"
Pamir Ecemin arkasına geçip ağzını tuttu bağırmasın diye; "biraz sessiz, biraz sessiz, başımı ağrıtın vır vır vır"
Demin bacaklarına vurmak için kullandıkları odunlardan birisini alıp Seyfi'nin kafasına geçirdi Pamir. Ecem ise şaşkınlıkla izlemekle yetiniyordu. Ömer Seyfiyi sandalyeye otururup ellerini kollarını bağlayıp ağzına bir kumaş parçası bağladı, gözlerini aynı şekilde.
"Pamir hazır mısın?"
"Hazırım komutanım."
"1.2.....3!"
"TUVALETE GİTMEM LAZIIIM! TUVALETİM GELDİ! ÇABUK ALTIMA...ŞEY EDİCEM TUVALEEET! LANNN!!!!! KİMSE YOK MU!! SİZ İNSAN MISINIZ LAN! İNSAN ŞURALARA TUVALET YAPTIRIR! NE KADARDA MİSAFİRPERVER PİSLİKSİNİZ!!!!" diye bağırdı Pamir hemen ardından kapının arkasına saklanıp silahlı adamların başına odunlarla vurup bayıltılar. Geveze Ecemin yanına gidip gözlerini kapatmasını söyledi. Ömerler adamları içeriye doğru sürükleyip tekrar bağırdı ve gelen son adamlarıda dövüp diğer adamların silahlarıyla öldürdüler, ardından yüzlerindeki siyah bandanaları alıp ağzılarını kapatılar, onların kıyafetlerini giymek zorunda kalmakta ayrı bir meseleydi. Ecem arkasını dönüp gözlerini kapattır. Önce Ömer üzerini değiştikten sonra Pamir değiştirdi. Geveze tam üst kısımı giyicekken Saral arkasını döndü, ve Pamir'e şaşırmış gözlerle baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDI
FanfictionBir ölür, bin diriliriz, yinede bu vatanı korumaktan vazgeçmeyiz! diye başlamıştı herşey, ta ki Özel Takım'ı o görev darmadağın edene kadar. Evet, burdaki askerler Özel Takım'da görevlerini sürdürüyorlardı, canını Vatan'a verebilecek 8 genç asker ve...