"KİM YAPTI LAN!!!!" kıyıya az kala Halit bacağından vurulup yere düştü Asaf ise denize...bir dakika...Asaf'ı Halit denize fırtlattı.
"Allah belanı versin ruhsuz herif" dedikten hemen sonra Asaf'ı çırpınırken farketti. Arkadan gemilerde yaklaşıyordu. Yüzbaşı anında suya atladı ve Asaf'ı kucağına alıp tekrar kıyıya kadar yüzdü ve banka otuturdu Asaf'ı.
"Ömer abi...amca...dede...ebe..... aaay Ömer abi b....be....be...ben..."
"Şşş sakin ol Asaf korktun anlıyorum ama sakin ol, abiler Halit'i götürücek, ben yanındayım...ben yanındayken kimse sana zarar veremez....hiç kimse" diyip Asaf'a sıkıca sarıldı ıslak halde Ömer. Halit'e doğru döndüğünde çevreye baktı, kimin, nasıl ve nerden bu kadar belirli bölgeye vurdu diye merak ediyordu haliyle Ömer. Bunu yapabilicek kişi, mutlaka eğitim görmüş olmalıydı.
"Az daha yukardan vurulsaydın, bir daha çocuğun felan olamazdı amann! Kendi çocuklarının kıymetini bilmeyen adamdan ne beklenir hadi kıvrınıp durma kurşun...sıyırmış sadece" dedi Ömer. Halit'e elini uzattı, adam kalkmaya çalışırken Yüzbaşı elini çekti, ve yere yapıştı tekrardan anlamsız intikamın peşinde olan adam.
"Pardon bilerek olmadı, elim kaydı, sende sıkı tutsaydın bee"
Biraz zaman geçmeden Poyrazlar geldi.
"Ayaz sen adama bak, ambulans felan gerekiyorsa halet. Poyraz sende Asaf'la Azaf'ı alıp güvenli yere götür ben hemen geliyorum"
"Komutanım sen ıslaksın, ben yapıcağını yapsaydım?" dedi Poyraz.
Ömer; "Hayır. Siz kalın burda hadi hadii!" koşup etrafa bakmaya başladı Yüzbaşı. Metrelerce koştuktan sonra durup nefes almaya karar verdi, merak etmişti kimin Halit'i vurduğunu, haklıydı da, ağaçların arkasını dolanmaya başladı birer birer, sıra halindeydi ağaçlar, son'a doğru yaklaşınca nefes nefese kalmıştı Ömer.
"Kim vurdu bu Halit'i be o kadar uzak mesafeden" dediği gibi bir takım sesler duydu, gelen iri ses ona tanıdık geliyordu, arkadan gelen tiz sesler ise fazla uzak değildi. Arkasını döndüğü gibi yüzü eşarpla kapatılmış, kapüşonlu bir adam ve yanında onun kadar içi karanlık bir kadın farketti. Rüzgarın esmesiyle adamın kapüşonu düştü omuzlarına ve Ömer gördüğüne inanamadı; "Heey sen..siz durun!!"
Adam Ömer'i ne kadar görmezden gelsede Yüzbaşı önlerini kesti.
"Nereye gidiyorsun" dedi ve adamın ağzına dayalı eşarpı indirdi.
"Operasyon"
"Benim bundan niye haberim yok"
"Lütfen daha fazla soru sormayın, beni ve Alya'yı gördüğünüzü unuttun ne olur, gelince herşeyi anlatıcam sizi ama ne olur bırakkın gidelim, yanımdaki kadından Halit'i vurmama kadar herşeyi anlatıcağım söz, ama gitmemiz lazım"
"Sen kafayı felan mı yedin oğlum? Beyninin %0.1 ni bile kullanamıyor musun? Takıma nasıl zarar verdiğinin farkında değil misin? Annen? Hazal? OĞLUM SEN HANGİ KAFAYLA YAŞIYORSUN?" diye sinirlenmeye başlamışken Ömer işaret parmağını adam'ın kafasına dayadı; "Şu içerde olan şeye beyin diyorlar bir ara kullanmayı ihmal etme"
"Ben beyinsiz yapıyorum, daha kolay"
Ömer, "Siz vurdunuz değil mi Halit'i" dediği gibi adam yanındaki kadın, Alya'yla beraber uzaklaştı. Yüzbaşı o ara bir boşluğa düştü denize doğru dönüp sinirini atmak istercesine bağırdı, öyle bir bağırdı ki...İçini dökercesine, bütün yaşanmışlar uçup gidercesine, yeniden başlamışcasına. Poyrazların yanına döndü, tam 'O' nun yaşadığını söyleyecekti ki susmayı tercih etti, söylesede zaten ona inanmazlardı. Asaf'ı kucağına alıp, Ayazla beraber büyük konağa dönerken Poyraz hızla Halit'i alıp Mardin'e götürmeye kalktı. Asaf koşarak konağa girip Azaf'a sarıldı; "Mal! Seni görmeyeceğim diye çok korktum! Pislik! Seviyorum lan ben seni! Ruh hastasısın ama seviyorum!" demeye devam etti Asaf.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDI
FanfictionBir ölür, bin diriliriz, yinede bu vatanı korumaktan vazgeçmeyiz! diye başlamıştı herşey, ta ki Özel Takım'ı o görev darmadağın edene kadar. Evet, burdaki askerler Özel Takım'da görevlerini sürdürüyorlardı, canını Vatan'a verebilecek 8 genç asker ve...