Ömer babasının kanlı cesedi yere düştüğü gibi çıktı ve yerdeki Pamir'in yanına gelip diğerlerine gelebilirsiniz işaretti etti eliyle.
"Pamir, duyuyor musun beni? Pamir?"
Ses gelmiyordu...
"Pamir, duyuyor musun beni?"
Yine ses gelmiyordu... sonunda Ömer Pamir'in üzerindeki kalın paltoyu çıkartıp altındaki tişört ve yeleği çıkartı diğer taraftan Ecem izliyordu onu, daha demin kurşun yağmuruna tutulmuştu Pamir Ecem'in önünde sırf onu korumak için.
"Hepsi benim yüzümden oldu, Pamir..." dediği gibi Ömer Alya'ya Ecem'i uzaklaştırması için emir verdi, ve Pamir'in omzunun arka tarafında kanayan 2 yere baktı.
"2 kurşun ağır sıyırmış omzunu, Allahtan üzerinde yelek vardı, nabzı... düşük, hastaneye gitmesi lazım..."
***
(Tini- Jorge Blanco: Yo te amo a ti)
Pamir hala uyanmamıştı, uyanıpta kurşunların sıyırdığı yerin acısını müdahale sırasında hissetmesin diye uyutuluyordu, kapının önünde onu bekleyen sadece Poyraz ve Ecem vardı, Ecem yere çökmüştü, kendisini suçlu hissediyordu, iki de bir gözünün önüne o manzara Pamir'in kurşunlara tutulduğu manzara geliyordu, Ayşegül çıkınca Ecem koşarak içeriye Pamir'in olduğu odaya girdi karın üstü uzanmış bir şekilde uyuyordu.
Genç kız Pamir'i öyle görünce birden ağlamaya başlamıştı, her şey ona göre, onun yüzünden olmuştu, ne zaman Pamir'in yanında oluyorsa o zaman Pamir'in başına bir şeyler geldiğini düşünüyordu, önce yangında yaralandığı zaman ve şimdi bugün, kurşunların altında Ecem'i kurtarmak için durduğu zaman, üzerindeki ince beyaz örtüyü çekince eski yaralarını gördü; "bunların hepsi benim yüzümden, benim yüzümde işte, benim yüzümden adamın çekmediği kalmadı, acıyordur şimdi, ben kıyamam ona ya! O yaraların acısını ben hissedeyim ben çekiyim onun yerine, çekmesin acı felan o. Başka işi yokmuş gibi yaptığım hataların bedelini çekmesin Renkli Göz, ben dayanamıyorum onu öyle görünce, gözleri kapalı, sessiz sedasız öyle görmeye alışkınım değilim ben, şimdi canı fena yanacak uyanınca ve ben üzülmeyeyim diye hiç sesini çıkartmayacak, ama ben hissediyorum, her an her saniye ne çektiğini hissediyorum... böyle güzel sevip bakma be adam!" Ecem iki parmağıyla yavaş yavaş Pamir'in yanağını okşadı, okşadı ve okşadı... "Solo a ti te amo" Ben sadece seni seviyorum. dedi ince ve narin sessiyle ispanyolca tam o sırada Pamir'den sesler gelmeye başladı "Ecem? Ecem...." durmadan Ecem diye sayıklıyordu genç asker. Anında Ecem odadan çıkıp Ayşegül girdi içeriye Pamir'e bakmak için."Ecem....?"
"Benim Pamir Ayşegül."
"Bana ne oldu? Ben hiç bir şey hatırlamıyorum."
"Vuruldun. Kurşun yağmuruna tutuldun."
"Hee? Alıştım ben ya, kurşunlar delip geçer, hayat arkadan tekme atar, Pamir yerin dibine girer üstüne Ecem gelip aklımı allak bulak eder." dedi Pamir, Ayşegül'ün omzunu ellemesiyle acı içinde kıvrandı, bağırmamak için kendini zor tutsada hafif bir çığlık attı, kapıdaki Ecem'in duyucağı kadar güçlü bağırmıştı, sesi duyan Ecem yere çöktü birden elleriyle kulaklarını kapattı; "Hepsi ben yüzümden, ben ona iyi gelmek istiyorken o daha kötü oluyor, ben ona iyi gelmek istiyorum, huzur vermek istiyorum ama olmuyor! Aptalın tekiyim ben! Hepsi benim yüzümden, hepsi benim yüzümden..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDI
FanficBir ölür, bin diriliriz, yinede bu vatanı korumaktan vazgeçmeyiz! diye başlamıştı herşey, ta ki Özel Takım'ı o görev darmadağın edene kadar. Evet, burdaki askerler Özel Takım'da görevlerini sürdürüyorlardı, canını Vatan'a verebilecek 8 genç asker ve...