Askerler televizyonun karşısına toplanmış haberleri izliyorlardı. Üstüste gelen, şehit, patlama...vesaire haberler üzmüştü onları.
"Şırnakta şehit varmış, ruhları şad olsun" dedi Ayaz. Ardından diğerleri 'amin' diyip yüzlerini astı, bir ağlamadıkları kalmıştı zaten.
Ömer odaya girdiği gibi Poyraz hariç hepsi ayağa kalkmıştı.
"Asker rahat!!!"
"Komutanım, yine şehit var" diye girdi konuya Ayaz.
"Ayaz Albayın yanına git, seni çağırıyor"
"Emredersiniz Komutanım!" diyip çıktı Ayaz.
Ömer ardından masa, koltuk ve sandalyelerin arasını gezmeye başladı; "Yüzleriniz havaya kaldırın bakiyim! Hadi Çınar! Öyle yere bakma! Pamir sende göz kaçırma! Poyraz dik dur! Lan ben size kaç defa diyeceğim, o yüzler asla asılmasın! Asla! Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı!".
Ömer dolapların birinden siyah bir eşarp tarzı bez alıp boğazına ve ağzına doladı; "şemdee söyleyen bana ne söylemek istersenez, ben Gara Çocuk değilem şuan, ne isterseniz söyleyen"
Çınar kolunu Yüzbaşının omzuna attı.
"Bak şemdeee terörist kardeş, höst sen nerden beni kardeşum olisaan daaa. Hani siz Gara Çocuğu sevmisiniz ya, işte bizde pek sevmiyoz onu. Haaa diyorsan onu almadan gitmem o başkaa!"
Ömer;" Çakma karadenizli sen bene ne disen?"
"Uyyy sen bana çakma karadenizli mi dedun? Hapı yuttun pislik! Ne demek lan çakma karadenuzlu!!" Çınar karşısındaki Yüzbaşı olduğunu unuttup yumruğunu havaya kaldırdı, ardından diğerleri onu durdurmaya çalıştı.
"Lan Çınar dur karşında ki Yüzbaşı Ömer!" diye bağırdı Sinan. Ömer ona 'dur' dercesine baktı ve Çınar'a tekrar "Çakma Karadenizli" diyerek seslendi. Bizim Ateş kafalı dayanır mı buna? Tabikide hayır. Yumruğunu dahada yaklaştırırken Ömer elini tuttu ve ters döndü.
"Komtanım tamam yapmayın aa Komtanım"
"Şemdee Çınar efendi seç cezalardan bir tanesini, nöbet tutmak mı istersin? Aç kalmak meee yohsa sussuz kalmak mı? Oo yohsa geceye ormanda mı geçermek?"
"Mübarek ramazan ayındayız Komtanım kıyamayın bana, yalvarirum yapmayın daa!"
"Dua et nefessiz kaldım, yoksa sana ne yapıcağım mı bilirdim. Hadi kaçtım ben, işim var" diyip gitti Ömer.
Defne'nin tarafından, (no şaka).
Defne'den,
Bugün aldığım haber, belki aldığım en güzel haber. Çünkü özgürlüğümün haberini aldım ben. Müziği son ses açıp dans ediyordum, dans güzel şey. İnsanı rahatlatıyor, Ömer'e sarılmak kadar olmasada.
Yazar'dan,
Son ses müziği açmış salonunun ortasında dans ediyordu Defne, sevinince bazılarımız dans ederiz, bazılarımız ise yanlış kişiye sarılırız ya. İşte Defne'de müzik dinleyip dans ediyordu; "Oh beee sonunda....!!!"
Arkadan bir ses yükseldi; "ne sonunda" diye. Defne tebessümle arkasını dönüp o kişiye sarıldı, yani Ömer'e.
"Ailemi ikna ettim, artık beni İstanbul'a dönmem için zorlamıyacaklar. Hayallerimi gerçekleştirebileceğim!!!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Nöbet 1- TAMAMLANDI
FanfictionBir ölür, bin diriliriz, yinede bu vatanı korumaktan vazgeçmeyiz! diye başlamıştı herşey, ta ki Özel Takım'ı o görev darmadağın edene kadar. Evet, burdaki askerler Özel Takım'da görevlerini sürdürüyorlardı, canını Vatan'a verebilecek 8 genç asker ve...