Kitap hakkında ki fikirlerinizi alabilir miyim ? Sizce nasıl bir kitap? Beğeniyor musunuz? Yorum yaparsanız çok sevinirim ☺
Bölüm Şarkısı : Teoman İstanbul'da Sonbahar
Hepinize iyi okumalar dilerim :)
Düzenlendi
***
Gözlerde şaşkınlık ve merak vardı. İstanbul Kandemir burdaydı. Derme çatma evlerindeydi. Bu kadar ilginç bir durumla daha önce hiç biri karşılaşmamıştı. Herkes onun neden burda olduğunu merak ediyordu ? Ve görünüşe bakılırsa gerçekten kötü bir halde olduğu belliydi. Uzayıp giden sesizlik devam ediyordu.Derya karşısında oturan İstanbul'a bakıyordu. İstanbul bütün bakışların kendinde olmasına alışıktı. İstanbul'un buraya gelmesi kadar masalarına oturması da garipti.
Sesizlik içinde yeniyordu yemek. Ama İstanbul ağzına daha tek lokma koymamıştı
"Başka bir şey ister misin?" diye sordu Pelin.
"Yok teşekür ederim... benim bir şey yiyebilecek iştahım yok."
Sessizlik devam ederken Derya," babanızın ölümüne gerçekten çok acı başınız sağ olsun" dedi. Evet Levent Beyin ölümüne Koray dahil herkes üzülmüştü ne de olsa İstanbul'un babasıydı ve onun için büyük bir yıkımdı bu. Levent Kandemir'in ölümünün ardından bir hafta geçmesine rağmen İstanbul'un yüreği hâlâ yanıyordu ve bu kolay kolay geçmeyecekti
"Teşekür ederim ve lütfen sizli bizli konuşmayın benimle. .." İstanbul Derya'nın adını henüz bilmiyordu.
"Derya"
"Efendim?"
"Adım Derya"
" Şey ben isimler konusunda çok kötüyüm. "
"Sorun yok," dedi Derya gülümseyerek.
"İstanbul nasıl oldu bu? Yani baban nasıl?..." Öldü diyemedi Koray. Zaten yeterince acı çekiyordu. Birde bu gerçeği bir kez daha yüzüne vurmak istemedi.
"Bilmiyorum Koray. Polisler o sabah kapımızı çaldılar ve babamın bombalı bir saldırıya uğradını söylediler hemen ardından hastaneye gittik zaten teşhis için... babamı son bir kez görmek istedim fakat yapamadım, onun o halini görmeye dayanamazdım. Sadece üzerinden çıkan eşyalara..." Daha fazla devam edemede başını çevirdi İstanbul. Galiba bir süre böyle sürecekti bu durum. Elini kaldırıp gözyaşını sildi. Nasıl dayanacaktı? Babasının yokluğunu nasıl kabul edecekti?
"Anladım" dedi Koray. Daha fazla söze gerek yoktu. Onun acısını çok iyi anlıyordu. Yüreğinin nasıl acıdığını çok iyi biliyordu.
"Koray" dedi İstanbul. "Sen nasıl alıştın ailenin ölümüne? Nasıl bir daha artık yanında olmayacaklarını kabullendin?" Bu soruyla herkesin kalbine bir hançer saplandı.
Koray derin bir nefes aldı. Nasıl alışabilirdi ki yokluklarına? "Ben yokluklarına değil acılarına alıştım İstanbul. Onlar hep burada kalbimde. Ne zaman aklıma gelse bir ağırlık çöküyor yüreğime. fakat acısını ilk günkü gibi hissetmiyorsun. Çünkü alışıyorsun acıya ama hemen değil zamanla." Koray sözleriyle hepsinin gözleri doldu. Herkes ölüm acısını iyi biliyordu. En derinlerinde hissetmişlerdi bunu.
Engin'in gözleri yandı. Annesini nasıl özlediğini bir kendi bilirdi. Babasını hatırlamıyordu bile daha kendi bebekken bırakıp gitmişti çünkü onları. Fakat annesi oğlu için her şeyi yapmıştı o zamanlar daha dört-beş yaşlarında olsa da hatırlıyordu o günleri. Annesinin hasta haliyle evlere temizliğe gittiğini nasıl unutabilirdi ki? Her şeye rağmen masallar anlatmasını, niniler söylemesini nasıl unutabilirdi? Bir sabah uyandığında annesinin cansız bedeniyle karşılaşmıştı. Küçücük yaşında anne uyan ne olur uyan diye nasıl feryat ettiğini asla unutamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Masalı
Teen FictionSert erkek, masum kız hikayelerinden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Bu kitapta roller değişti çünkü. *** Acımasız bir baba tarafından büyütülen bir kız aşka inanmazdı. Duygusuz ve sertti. O İstanbul Kandemir'di. Yıkılmaz buzdan duvarları vardı. F...