18. Bölüm Basket Maçı

2K 147 390
                                    


Bölüm Şarkısı Sezen Aksu Olmaz Olsun

Keyifli okumalar :)

Düzenlendi 

***

"Ben babamın bir hatasıydım. Yasak bir aşkın bedelinden başka bir şey değildim. Babam hiç sevmediği bir kadınla zorla evlendirilmiş. Birkaç yıl sonra ise karısını aldatmaya başlamış... Annemle." Gözleri dolmuştu Ali'nin ancak bu sefer yaşlarını geri göndermeyecekti. Ağlayacaktı ağlayabildiği kadar. Yanında biri vardı çünkü. Pelin.

"Annemle babam birbirini gerçekten sevmiş," diyerek devam etti. "O kadar çok sevmişler ki ikisi de büyük bir hata yaptığının farkında değilmiş. Babam her şeyi boşverip sadece annemi sevmiş. Aşk onları çok güçlü bir şekilde bağlamış. Bir yıl sonra annem hamile olduğunu babama söylemiş. Babam birkaç kez itiraz etse de erkek olduğumu öğrenince beni kabullenmiş. Tabi babamın ilk çocuğu ben değilim. Babamın karısından da bir çocuğu olmuş. Yani ablam. Babam hep bir erkek evladın hayalini kurduğu için beni kabullenmiş. Ben doğduktan birkaç ay sonra da annemle aralarında ki yasak aşkı bitmiş. Daha doğrusu babam hata yaptığının farkına varmış. Üvey annem ise sırf babamla evli kalmak için beni kabullenmiş. Annem ise üniversite okumak için geldiği bu şehirden büyük bir hata yaptığını anlayarak ayrılmış. Başkasıyla evlendirmişler onu. Yıllar sonra ise babam, annemin öldüğünü öğrenmiş." Derin bir nefes aldı. Henüz kendinin ne kadar kötü olduğunu anlatmamıştı. Kardeşlerinin katili olduğunu anlatmamıştı daha. Elinde ki taşı denize fırlattı.

" Babam benden hep uzak dururdu. Bana asla sevgi göstermezdi. Bana hep nefretle bakardı. Halbuki ben onun sevgisine muhtaçtım. Annem bildiğim üvey annem ise bana bir kez ablama sarıldığı gibi sarılmamıştı. Bana karşı hep soğuktu. Küçük bir çocukken geceler boyunca ağladığımı kimse bilmez. Ben sevgiye aç olarak büyüdüm. Ben şefkate açtım. Ailem yanımdaydı fakat çok yalnızdım. Kalbim acıyordu. Büyüdükçe acılarımla barışmayı öğrendim. Onlarla birlikte yaşamayı, onları sevmeyi öğrendim. Ve acılarımı unutmak içinde serseri olmayı seçtim. Nerde akşam orda sabah yaşamayı seçtim. Doğru veya yanlış ne fark ederdi ki yanımda kimse olmadıktan sonra. "Durdu. Geliyordu işte yavaş en kötü yere.

" Sonra?..." dedi Genç kız. Neden bilmiyordu ama içinde bir yerlerde kalbinde ona karşı bir yakınlık hissetmişti.

"Devamı duymak istiyor musun gerçekten?" Delikanlı devamında genç kızın vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordu.

" Evet..." diyebildi sadece Pelin.

"Ben on beş yaşındayken bir kardeşim oldu. O kadar çok güzeldi ki fındık gibi bir burnu vardı. Gözleri böyle karamel gibiydi. Ona öylesine bağlandım ki zarar vermekten korkuyordum. Bana yeniden yaşam vermiş gibiydi. Bütün acılarıma o iyi geliyordu. O benim canımdı, kanımdı yüreğimdi, herşeyimdi. Onu fındık adını vermiştim. Hep fındık derdim. Fındığa benziyordu çünkü. Çok tatlıydı. Zaman geçtikçe büyüdü. Çok güzel bir kız oldu. Beraber oynamaktan keyif alırdık. Ona çok bağlıydım." Yine durdu ve derin bir nefes aldı.

" Fakat bir gün bütün dünyam karardı. Bütün gerçekleri öğrenmiştim. Annemin gerçek annem olmadığını bana neden bu kadar soğuk davrandıklarını öğrenmiştim. Ve sonunu hiç düşünmeden arabaya binmiştim ki ablam ise sırf kendime zarar vermem için fındıkla beraber arabaya bindi. Ona inmesini söyledim çok kez. Ama o beni dinlemedi. Ve ne olduysa oldu o gün. İkisini de kaybettim. " Bu kadardı işte. Her şey bu kadardı. Anılar tekrar tekrar zihninde canlanıyordu. Gözlerinden akan yaşlara hiç bir şekilde müdahale etmedi.

" Biliyorum beni suçlayacaksın. Senin hatan diyeceksin haklısın da benim hatam. Ben zaten kendim hatayım. Ben babamın büyük bir hatasıyım. O lanet kaza da onlar değilde ben ölmeliydim. Ben ölmeliydim..." Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. İlk defa birinin yanında bu şekilde ağlıyordu. Ali Ataoğlu kimseye zayıflığını göstermezdi oysa.

İstanbul Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin