46. Bölüm Acı Gerçekler

1.4K 112 358
                                    

Herkese Merhaba

Gerçekleri öğrenmeye ve şaşırmaya hazırsanız bölüm sizlerle efenim :D

Bölüm Şarkısı : Mustafa Ceceli Hüsran

👉Beraber dinleyin 👈

Keyifli okumalar :)

Düzenlendi

***
Bu Sabah ( Koray, İstanbul'u aramadan önce )

Bir haftadan beri Kandemir şirketinde işler bir türlü bitmiyordu. O kadar yoğundu ki İstanbul kaç günden beri Koray'la doğru düzgün görüşememişti ve onu çok özlemişti. En iyisi yarın onunla buluşmaktı. Günler sonra Koray'la vakit geçirmek güzel olurdu. Bu kadar yorgun olmasaydı bugün buluşurdu kesinlikle ancak bütün enerjisini şirkette harcamıştı.

Az sonra yaşayacağı şeylerden bihaber olarak evine doğru arabısını süren genç kız çalan telefonun başına neler getireceğini bilmiyordu. Kırmızı ışıkta durduğunda telefonu eline almıştı ki yabancı bir numara ile karşılaştı. Kaşlarını çatarak "alo" diyerek açtı telefonu.

" Ben Semih Kaplan, İstanbul Kandemir "

İstanbul gözlerini kapayıp sakin olmaya çalıştı bu adamdan cidden sıkılmıştı. Kendinden ne istiyordu? " Ne istiyorsun? " daha fazla bu adama kibar olacak değildi.

"Sizli bizli konuşmayı bıraktın demek."

" Uzatma ne istiyorsun onu söyle. Senden çok sıkıldım artık. "

" Bence daha yeni başlıyoruz."

" Ne?"

" Abla " İstanbul Mert'in sesini duyunca korku bütün bedenini kapladı. Kardeşinin o adamın yanında ne işi vardı?

"Mert nerdesin sen?"

" Semih abinin yanındayım seni de alacağız şimdi. Babam yaşıyormuş abla. Semih abi bizi onun yanına götürecek."

İstanbul panik halinde Mert'in dediklerini anlamaya çalışıyordu. " Babam mı yaşıyor ? " kendi kendine mırıldandı. Ardından kendine gelerek " Mert sakın o adama inanma. Seni kandırmaya çalışıyor. Babamız öldü sende biliyorsun bunu " dedi. Ama içinde babasının yaşadığına dair bir umut yeşerdi. Belki çok saçmaydı fakat umudun yeşermesine engel olamıyordu.

"Kardeşinin sesini duydun. O elimde şimdi ya benim söyleyeceğim yere gelir her şeyi öğrenirsin ya da kardeşini unutursun seçim senin."

İstanbul düşünmeye çalışıyordu. O adamın yanına gidirse bütün hayatı mahvolacakmış gibi hissediyordu. Ama gitmese de Mert'i tehlikeye atmış olacaktı. Bunu yapamazdı. Mert'i onun eline bırakmazdı. Ne olursa olsun Mert'ten vazgeçemezdi. "Tamam," dedi. "Tamam istediğin gibi olsun. Söyleyeceğin yere gelip Mert'i alıp gideceğim. Bir daha da asla senin yüzünü görmeyeceğim."

" Senin yerinde olsam bu kadar emin konuşmazdım. Bilmen gereken gerçekler var. Sana mesaj atacağım yere gel. He bu arada küçük sevgiline veya polise  haber vermeye kalkarsan olacaklardan ben sorumlu değilim. Ben olsam kardeşimi tehlikeye atmazdım. "

"Allahın cezası!"

" Çanlar çalıyor İstanbul Kandemir oyun başlasın artık "

"Seni elimden kimse alamayacak!" Diye bağırdı fakat telefon çoktan kapanmıştı. Sakin olmaya çalışarak arkasına yaslandı. Koray'ı arayacaktı.  Rehberden ismini bulduğunda tam basacaktı ki aklına Mert geldi. Ya ona gerçekten bir şey yaparsa? Bu adamın şakası olmadığını biliyordu. Mert'i riske atamazdı. Gözünden bir damla yaş düşerken "Seni seviyorum Koray," dedi fısıltı halinde. Mesaj geldiğinde adrese baktı. "Hiçbir şey olmayacak hiç bir şey olmayacak Mert'i alıp Koray'a her şeyi anlatacağım bir şey olmayacak," diyerek kendini teselli ediyordu. Telefonu koltuğa fırlattıktan sonra derin bir nefes alıp arabayı çalıştırdı. Araba hareket edince "O adamdan kurtulacaksın," dedi. Gaza yüklenip Semih'in gönderdiği adrese doğru arabayı sürdü.

İstanbul Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin