Düzenlendi
15 Yıl Sonra
Hayat bir anda seni her şeyden koparıp bir tarafa savururdu. Tıpkı Koray'a yaptığı gibi. Beş yaşında küçük bir çocukken her şeyi kayıp gitmişti ellerinden. Ailesini kaybetmişti ilk önce. Bir anda kimsesiz kalmıştı. Tutunacak bir dalı yoktu. Yapayalnız kalmıştı. Annem babam nerede diye sorduğunda cennetteler cevabını almıştı. Halbuki o zamanlar cennet neredeydi onu bile bilmiyordu. Tek bildiği çok uzak olduğuydu. Aradan geçen birkaç günün ardından hiç tanımadığı kişiler kendisini alıp bir yere götürmüşlerdi. Tek arkadaşı olan İstanbul'dan da kendisi koparmışlardı.
Hayatında baş rolde kendisi vardı fakat hiç bir şekilde yaşadıklarına müdahale edememişti. Sadece olanları izlemişti. Biraz büyüyünce bunun kader olduğunu anlamıştı.
Kaderin değiştirilemez bir yazgı olduğunu anlamıştı. Kaderinde ne yazıyorsa onun illa ki yaşayacaktın. Tıpkı Koray gibi. Kader kavramını öğrendiğinde ona karşı gelmeyeceğini de öğrenmişti. Her ne olduysa kabullenmekten başka çaresi olmadığını da.
Yurda geldiğinde gerçekten bir sürü çocuğun olduğunu görmüştü ve ilk arkadaşı Pelin olmuştu. Pelin'i İstanbul'un yerine koymaya çalışsa da bir türlü İstanbul'un eksikliği dolmamıştı. İstanbul hayatında ki eksiklerden biriydi. Fakat en büyük eksiği ailesiydi. Kaç yaşına gelirse gelsin ailesinin eksikliğini hep hissediyordu. Hiç kimse de o eksikleri dolduramıyordu. Çünkü herkesin yeri farklıydı. Arkadaş ailenin yerini dolduramayacağı gibi sevgilinin de yerini dolduramıyordu.
Ailesini tamamen kaybetmiş olabilirdi ama İstanbul'u değil. Çünkü ailesi ölmüştü ancak İstanbul işte o bir yerlerdeydi. Tek isteği onu bir kez olsun görmekti. Hiç bir zaman onu unutmamıştı. Büyürken bile bir gün onu görebileceğini hayal etmişti hep. Hâlâ ettiği gibi. Umut hep kalbindeydi tıpkı hayalleri gibi. Umutları ve hayalleri bir gün gerçek olacaktı buna inanıyordu.
"Dünyadan Koray'a dünyadan Koray'a orada mısın? "
Koray düşüncelerinden Pelin'in seslenmesiyle sıyrıldı.
"Pardon duymadım bir şey mi söyledin?"
"Deminden beri sana sesleniyorum oğlum ya nereye daldın böyle? "
Koray derin bir nefes aldı."Hiç öyle düşündüm."
"İstanbul'u düşünüyorum demiyorsun da." Hafifçe tebessüm ederek konuştu genç kız. Koray'ın hiç aklından çıkmayan o kızı merak ediyordu Pelin.
Koray, gülümsemekle yetindi. Pelin kendini çok iyi tanıyordu. On beş yıl... Tam tamına birlikte on beş yıl geçirmişlerdi. Kardeş gibi büyümüşlerdi. Pelin, Derya, Engin, Yavuz ve kendi. Beş kardeş olmuşlardı. Her zaman el ele omuz omuza. Birlikte bir hayat kurmuşlardı. Yaralı yürekleri yıllar önce birleşmiş acılarla bağlanmıştı.
"Düşündüm Pelin düşündüm... Sadece bir kez olsun görmek istiyorum. Nasıl? Nerede? İyi mi, kötü mü? Bilmek istiyorum."
Pelin, Koray'ın sözlerini duyunca ne diyeceğini bilemedi. Bir an olsun bile aklından çıkmamıştı İstanbul. Yurda geldiği zaman arkadaşımdan ayırdılar beni demişti. O zamandan bu yana İstanbul hep Koray'ın aklındaydı. Çok aramıştı Koray onu ama bir türlü bulamamıştı. Elleri hep boş kalmıştı. Kandemir'lerin bilinen bir aile olmasına rağmen arama sonuçları hep başarısız kalmıştı ve Koray'ı karamsarlığa iten en büyük etken buydu. Ne kadar ararsa arasın onu bulamamıştı.
" Koray" dedi ama gerisi gelmedi. Ne diyecekti ki? "Koray ben inanıyorum bir gün onu bulacaksın."
"Umarım" sözü döküldü Koray'ın dudaklarından. Bunu her şeyden daha çok istiyordu. Bir kez olsun görmeyi ne kadar çok istediğini kimse bilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Masalı
Novela JuvenilSert erkek, masum kız hikayelerinden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Bu kitapta roller değişti çünkü. *** Acımasız bir baba tarafından büyütülen bir kız aşka inanmazdı. Duygusuz ve sertti. O İstanbul Kandemir'di. Yıkılmaz buzdan duvarları vardı. F...