21. Bölüm Süpriz Abi

1.9K 137 392
                                    

Düzenlendi

Keyifli okumalarrr :)

***

İnsan, bilmediği bir gerçekle nasıl yüzleşebilirdi ?

Hayatı boyunca en yakını olduğu kişinin varlığından haberi olmadan büyümüştü Ali. Ve ona sahip çıkma şansı hiç olmamıştı. Kanından canından koparılmışlardı onu. Fakat kimse kendine bir şey söylememişti. Ona bir kere bile doya doya sarılıp kardeşim diyememişti. Canı yanıyor ama aynı zamanda Pelin'i bulduğu için seviniyordu. Buruk bir mutluluktu kalbinde olan.

Karanlıkta kaybolmuşken hayat ona yeniden güneşi göstermişti. Yeniden bir şans vermişti. Bu şansı bu sefer iyi değerlendirecekti. Ne olursa olsun ona sahip çıkacaktı. Zaten yeterince geç kalmıştı daha fazla onu sahipsiz bırakmayacaktı.

Pelin, bayılınca telaşlanmıştı fakat kötü bir şey olmadığını inandırmaya çalışmıştı kendini. Hızla hastaneye getirmişti. Doktor, Pelin'in kötü bir şey olmadığını, sadece ani bir şokla bayıldığını söylemişti. Ali biraz olsun sakinleşmişti fakat Pelin uyanmadan asla rahat bir nefes alamayacaktı.

Şu an onu inceliyordu. Hayatında gördüğü en güzel kız, kardeşiydi. Siyah saçlarını okşamak için sabırsızlanıyordu. Pelin'i ilk gördüğü anda farklı bir şey olduğunu anlamıştı. İçinde, fındığına karşı hissettiklerini hissetmişti. Pelin, abisi olduğunu bilmeden sürekli ondan kaçmaya çalışmıştı. Bu davranışı için Ali mutlu oluyordu. Çünkü Pelin kendini koruyabilecek bir kızdı. Acaba annesi de böyle güzel miydi? Onu öğrendiğinden beri çok merak etmişti. Fakat bir resmi bile yoktu. Belki Pelin'de resmi vardı. Sonuçta onunla büyüyen Pelin'di.

Pelin gözlerini açtığında bir hastane odasında olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Karşısında oturan Ali'yi gördüğünde ise son yaşadıklarını hatırladı. Birkaç dakika boş boş baktıktan sonra doğrulup Ali'ye baktı. Ne demesi daha doğrusu ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Beyninde tek bir cümle yankılanıyordu "Ben senin abinim "Bu doğru muydu? Gerçekten Ali abisi miydi? Öyle olsa bile ne değişirdi ki bu saatten sonra? Yıllarca kendi başına kimsesi olmadan büyümemiş miydi? Onun kimseye ihtiyacı yoktu. Zaten ihtiyacı olanlar çoktan yanında olmuştu.

"Nasılsın?" Ali, ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Her şeyi baştan anlatmalıydı. Ancak burada olmazdı.

Genç kız onu pek umursamadan "iyiyim, " dedi. Ardından ilk defa onun gözlerine baktı. "Ben...eve gitmek istiyorum."

Ali, onu anlıyordu. Şu an Pelin'in yerinde kendi olsa bu kadar bile sakin olamazdı. "Tamam seni evine götüreceğim ama önce konuşmamız lazım. Çok şükür ki bir şeyin yok. Doktor iyi olduğunu söyledi. Ani bir şokla bayılmışsın sadece. "

Derin bir nefes aldı Pelin. Nasıl davranacağını bilmiyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama ne söyleyeceğini bilmiyordu. "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum."

"Bir şey söyleme sana her şeyi anlatacağım kardeşim."

Pelin, Alin'nin kardeşim lafına takılmıştı. Bir yanı buna inanmak istiyordu. Bir yanı ise bunu tamamen saçma buluyordu. Yirmi yıl sonra bir abisi olduğunu öğreniyordu. Buna nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. Kafası fazlasıyla karışıktı.

"Hadi burda daha fazla durmayalım. Ben seni dışarda bekliyorum. Sen toparlan gel."

Pelin sadece başını sallamakla yetindi. Ali çıkınca düşünceleri beynini kemirmeye başladı. Kafasında türlü düşünceler dönüyordu. Ama iyi bildiği bir şey vardı ki kendinin kimseye ihtiyacı yoktu. On beş yılda kendi başına yaşamayı öğrenmişti. Yalnız olmadığını da biliyordu. Onun kardeşten öte dostları ve çok sevdiği bir adam vardı. Asla yalnız olmamıştı. Yanında olanlar kardeşten daha fazlası olmuştu onun için. Belki biyolojik olarak kardeş değillerdi ancak candan öte bir bağla bağlıydılar.

İstanbul Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin