Herkese merhaba
Bölüm Şarkısı Seden Gürel Devlerin Aşkı Büyük Olur
Keyifli okumalar :)
***
Engin, küçük çaplı bir şok geçiriyordu. Pelin'in bir abisi vardı zaten bir de babaanne mi çıkmıştı? Bu kadarı fazla değil miydi? Hayat kendini resmen zorluyordu. Oysa tek istediği Pelin'le evlenmekti fakat buna karşı çıkacak kişiler gittikçe artıyordu.
" Bizi içeri almayacak mısın damat bey ?"
Engin, kapıyı açarak "buyurun"
diyebildi. Ama bunun bir rüya olması için dua ediyordu. Ali'den sonra babaanne kaldıramazdı."Pelin yok mu?" Diye sordu Ali.
" Mutfakta ben sesleneyim " Engin hala şok yaşıyordu. Mutfağa girdiğinde Pelin'e baktı. " Başka akraban var mı Pelin ?"
Genç kız anlamaz bakışlarla ona bakıyordu ne demek istemişti?
"Anlamadım"" Abin ve Yağmur geldi ama daha önemlisi babaannen geldi "
Pelin'in gözleri fal taşı gibi açıldı. "Ne?" Baba...annem mi? "
" Kendileri içerde "
Pelin, Engin'in neyden bahsettiğini anlamayarak içeri girdi. Ali ve Yağmur gelmişti. Onları beklemediği doğruydu. Ama asıl beklemediği kişi onların yanında duran yaşlı kadındı.
"Pelin"Diyerek sarıldı Ali. Çok özlemişti kardeşini. Pelin hiçbir tepki vermeden öylece duruyordu. Ne oluyordu burada?
" Neler oluyor bana anlatacak mısın artık? "
"Doğru söylemişsin Ali. Torunum da benim gibi sabırsız."Diyerek Pelin'in karşısına geldi Kamuran hanım. "Merhaba güzel torunum ben Kamuran babaannenim."
Pelin, hâlâ hiçbir şey anlamıyordu. Fakat yaşlı kadın kendini çekip sarılınca hiçbir tepki vermedi. Kamuran Hanım torununun yüzüne baktığında kendini gördü. Onun gençliğiydi Pelin.
" Ben çok şaşkınım bir babaannem olduğunu bilmiyordum. "
" Bende bilmiyordum "Diye mırıldandı Engin.
Kamuran Hanım küçük bir kahkaha patalattı. "Senle çok iyi anlaşacağımıza eminim güzel torunum."
Herkes oturduğunda. Kamuran Hanım her şeyi en başından anlattı. Haldun'nun ilişkisini öğrendiğinde Nurdan'nın çoktan öldüğünü, Ali'nin gerçek annesinin Semra olmadığını, bir de kızı olduğunu fakat kızını kaybettiğini anlatmıştı. Kamuran Hanım bunları öğrendiğinde ise Haldun'a çok kızdığını, onu asla affetmediğini söylemişti. Rahmetli eşine ise bunların hiç birini anlatmadığını da belirtmişti. Bunu da sırf bir anne olduğundan oğluyla babasının arasının açılmasını istemediğinden yaptığını söylemişti.
" İşte böyle güzel torunum. Ben baba demeye bin şahit isteyen adama öğrendiklerimden sonra evladım demedim. Sırf Ferit'ime, dedene bir şey olmasın diye ona bir şey diyemedim. İnan bana seni öğrendiğim zaman senin için dua ettim. Allahım dedim ne olur sen benim torunumu koru, onu kötü insanların eline düşürme. Çok şükür ki şimdi iyisin. Seni dünya gözüyle gördüm ya ölsem de gam yemem artık. Gel yanıma sarılayım sana doya doya. "
Pelin kalkıp babaannesinin yanına oturduğunda şefkat dolu kollar sardı kendini. Yaşlı kadın ğoğüsüne bastırdı torununu. Saçlarını sevgiyle okşarken yılların acısını çıkarmak istiyordu. Ceren ve Ceyda'nın ölümü yüreğini çok kanatmıştı zamanında. Fakat şimdi Allah kendine adını dahi bilmediği torununu görmeyi nasip etmişti. Yaşadığı acı biraz olsun Pelin sayesinde hafiflemişti. "Ah benim güzel torunum keşke seni daha önce görebilseydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Masalı
Teen FictionSert erkek, masum kız hikayelerinden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Bu kitapta roller değişti çünkü. *** Acımasız bir baba tarafından büyütülen bir kız aşka inanmazdı. Duygusuz ve sertti. O İstanbul Kandemir'di. Yıkılmaz buzdan duvarları vardı. F...