Düzenlendi
Keyifli Okumalar :)
***
Bazen öyle bir an gelirdi ki insan doğru kararı verdiğini bildiği halde yanlış karar vermekten korkardı. Öyle zor seçimler olurdu ki iki seçimin birinden vazgeçtiği anda sanki büyük bir yanlış yapacakmış gibi gelirdi. Çünkü karar vermek zordu insan için. Üstelik doğru kararı vermek daha zordu.Koray, para dolu çantaya bakmadan direkt adamın yüzüne bakıyordu. Bu adamı davet gecesinde İstanbul'la dans ederken görmüştü ve zerre kadar hoşlanmamıştı ki şimdi hislerin de yanılmadığını da anlıyordu. Karşısında ki adamın adını bilmiyor olabilirdi ancak niyetini ikinci görüşünde çözmüştü. İstanbul'u istiyordu. Ancak boşa çarpılırdı. Değil bu para dolu çanta bütün dünyayı verseler İstanbul'u bırakmazdı hele böyle bir adama asla.
"Sen kimsin ya? Kimsin? Madem Derya'nın hastalığını bilecek kadar beni tanıyorsun hadi söyle o zaman kimsin sen?"
" Kim olduğumun ne önemi var ki ? İstanbul'u bırak Derya'nın hayatını kurtar. Sana verilen bir bu şansı geri itme. "
Koray, deminden beri bakmadığı çantaya baktı. Bu parayı alıp Derya'yı kuratarabilirdi. Fakat sorun şuydu ki İstanbul'dan vazgeçemezdi. Üstelik nereden geldiği parayla da Derya'ya bir hayat vermezdi. Bu paranın temiz, alın teri akıtılarak kazanılmadığına emindi.
" Sen ciddi misin ? Benim İstanbul'dan nasıl vazgeçeceğimi düşünürsün? Diyelim ki vazgeçtim ki öyle bir şey asla olmaz onu senin gibi bir adama bırakcağımı mı sandın ? Sen kimsin ya kim ? İstanbul'un senin gibi bir adamla ne işi olabilir ki ? Hadi git işine benim senin gibilerle konuşacak bir şeyim yok. "
" Sana para değil Derya'nın hayatını teklif ediyorum bir kere daha düşün. Sonra pişman olan sen olursun. İstanbul'la ise geçmişimiz çok derindir. Sen bilmediğin şeyler var. "
Koray gözlerini kapayıp açtı. Bu adam yalan söylüyordu. İstanbul'la bu adamın alakası olamazdı. Her ne kadar İstanbul kendini tanıdıktan sonra değişmiş olsa bile bu adamla bir ilgisi olduğuna asla inanmazdı. "Senin yalanlara karnım tok."
"Zor oynamak istiyorsun galiba. Tamam oynayalım fakat duyduklarına dayanabilir misin?"
Koray'ın öfkelendiğini gören genç adam içten içe gülüyordu. Şüphe tohumlarını ekmenin vakti gelmişti.
"İstanbul'un seni ciddi cidi sevdiğini mi sanıyorsun Koray? Çok yanılıyorsun çok... sen sadece İstanbul Kandemir'in bir oyuncağısın tıpkı Çağatay gibi... onu bilmeme şaşırma ben her şeyi bilirim. Onunla oynadı sonra fırlatıp bir kenara attı. Tıpkı seni de atacağı gibi. Çünkü İstanbul bir tek beni seviyor. Fakat kendine bile itiraf edemiyor bunu. Hep yanlış seçimler yapıyor... yapsın eninde sonunda benim kollarıma koşacak tıpkı davet gecesinde olduğu gibi..."
"Yeter kes! Bu saçmalıklarla mı aklımı karıştıracaksın? Sen ancak kendini kandırırsın. Biri benim sevdiğim kız hakkında atıp tutacak ben de bunlara inanacağım öyle mi?"
"Ah zavallı Koray gerçekler bir gün çok canını yakacak."
Derin bir nefes aldı delikanlı daha ne kadar sabrını koruyabilirdi bilmiyordu. Fakat her an bu adamın boğazına yapışabilirdi.
"Elimden bir kaza çıkmadan defolup gitsen iyi olur. Bir daha da sakın karşıma çıkma, İstanbul'dan da uzak dur. Eğer seni onun yanında görürsem olacaklardan ben sorumlu değilim."
Başka bir şey söylemeden arkasını dönüp yürüdü. Bu her kimse aklını bulandırmaya çalışıyordu ve kendi bütün bunlara inanacak kadar aptal değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Masalı
Fiksi RemajaSert erkek, masum kız hikayelerinden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Bu kitapta roller değişti çünkü. *** Acımasız bir baba tarafından büyütülen bir kız aşka inanmazdı. Duygusuz ve sertti. O İstanbul Kandemir'di. Yıkılmaz buzdan duvarları vardı. F...