Sınır +5 vote +2 yorum
İyi okumalar💕
Hazal elindeki küreyi inceledi bir süre, gülümsedi. Yolda tesadüfen tanıştığı en güzel insandı Nihat. Babasıyla aynı timde olmasıda tesadüf müydü artık bilmiyordu ama Nihat ile karargahta karşılaşma düşüncesi bile nedensizce gülümsetiyordu Hazal'ı.
"Hazal?"
Hazal kendine gelip karşısında gördüğü Azra'ya gülümseyerek elindeki kar küresini koydu çantasına.
"Günaydın." Dedi neşeyle. "Babamın yanına uğramak istedim." Diye devam ettirdi cümlesini. Kafasını salladı Azra.
"Gel kahve içelim?" Diye sorduğunda itiraz etmedi. Buralarda arkadaşı olan tek kızdı Azra. Yürümeye devam ederken aklındaki soruyu sormak için döndü.
"Küreyi aldıktan sonra değiştirdin galiba." Anlamayarak döndü Azra'ya.
"O nereden çıktı?"
"Beraber aldığımız küre değildi o gözüm yanlış hatırlamıyorsa?"
Şimdi anlamıştı neyi sorduğunu. Dudağını yana çevirerek ıslattı.
"Şey ya, Nihat aldı bunu." Dediğinde şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı Azra. Düğünün olduğu gün beraber görmüştü ikisini karargahta ama şaşırmıştı yine de. Ne ara tanışmışlardı ki diye düşünürken Hazal gözlerini büyüterek yanlış anlaşılmaktan korktuğu için devam etti.
"Ama öyle yanlış anlaşılmasın." Derin bir nefes aldı. "Düğün günü yolda çarpışınca bizim küreyi kırdı o. Sonra içine işlemiş herhalde bunu özür niyetinde almış."
Azra gülümserken Hazal'ın heyecanlanmasına ayrı bir gülmüştü içten içten. Hem Nihat iyi birisiydi, Azra da öyle. Neden olamasınlardı ki?
Aziri ise o kampı Mesut'un verdiğine adı gibi emindi. Sinirden deliye dönmek üzereydi artık. Kimyasal işi batmış, üstüne de bu saldırıyı yaşayınca kendisine kızmaya başladı. Yediremiyordu kendine, kimse ona bu denli yaklaşamazken o teğmen kız ve timinin kamplarını dağıtması ağırına gitmişti.
"Bohan!" Diye bağırdı kapıdaki adamına. Koşarak içeri giren adamı selam vererek durdu.
"Buyur Aziri başkan."
Sinirle nefes alıp verirken konuştu.
"En iyi adamları topla, teğmen kızı ne yapacaksınız edeceksiniz." Gözlerini kapatıp yumruğunu sıktı. "Bana getireceksiniz." Diye tısladı. Gözlerini açıp dehşetle adamına baktı.
"Anladın mı lan beni?" Kafasını salladı hızla Bohan.
"Üç güne karşında olmazsa kafama sen sık Aziri başkan." Gülümsedi Aziri. Bohan en sağlam adamlarındandı ve o kızı alacağına emindi.
Azra'
Hazal ile muhabbetten sonra çarşıya çıkıp kafa dağıtmak adına dışarıya çıktım. Sokaklar her zamanki gibi sessizdi. Korkuyla temel ihtiyaçlar dışında çıkmıyorlardı da insanlar. Gelinlikciye kaydı gözüm. Bir çift vardı içeride ve kız gelinlikle eşine gülümseyerek bakıyordu. Gülümsedim. Bu yollardan geçmeyecektim artık.
"Daha düğün tarihi bile ayarlamadık Doğan niye buradayız ki?"
Gülümseyerek girdü içeriye, tabi bende peşinden. Orada görevli bir kadın bizi gülümseyerek karşılarken Doğan bana baktı.
"Dünyanın en güzel gelinine en güzel gelinliklerden istiyoruz." Diye güzel güzel bakarken hayranlıkla baktım ona. Her saniye beni mutlulukla karşılıyordu sevdiğim. Asker olduğum içinde sabırla bekliyordu her seferinde geleceğim günleri. O günlerden birisi de buydu tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...