Aksiyon içinde 74. Sıradayııız😇💕
Bunun şerefine ve tabikide sınırı geçmesinin adına yayınlıyorum bu bölümü. Kısa da olsa idare edersiniz yazarcığınızı. Şimdiden oy veren ve yorum yapan yüreklerinize teşekkürler💕
Sınır +6 vote +2 yorum.
İyi okumalar💕
Hazal'
Bu sabah timin gece yarısı operasyona çıktığını öğrendikten sonra yerimde duramamıştım. Çünkü akşam olacaktı neredeyse ve hala ortada yoklardı. Nihat ile de konuşamamıştık zaten ya başına bir şey geldiyse? Allah korusun ya, hem domuz gibidir o ne gelecek ki başına? Beni kaçırdıkları zaman görmüştüm o canilerin iç yüzünü. Bir asker ellerine geçse canlı canlı derisini yüzecek soğukkanlılıktaydı hepsi. Kaçırılmamışlardır değil mi? Yok canım, kaçırılsalardı illa ki haber duyulurdu. Derin bir nefes aldım. Nihat haber bile vermemişti operasyona gidildiğine.
Bir an kendime gözlerimi devirdim. Niye haber versindi ki? Yani hiçbir şeyim değil sonuçta. Hem ben timi düşünürken bir anda nasıl düşüncem Nihat'a kayıyordu? Noluyordu bana Allah aşkına?! Tamam yolda küremi kırarak tam bir odunluk yaparak girmişti hayatıma ve garip yolla tanıştığım ilk insandı fakat bu merakım iyi bir şey miydi ki? Ya da gözlerine bakarken onun bakışlarıyla kendimi bütün hissetmem? Babamın emri altındaki bir askerdi o, ona karşı böyle bir şeyler düşünmem doğru muydu? Derin bir nefes alarak dışarıda beklemeye devam ettim. Bir kaç dakika sonra birbirinden yorgun bakışlarıyla bizimkileri görmem otuz iki diş gülümsememe sebep olurken Nihat'ı görmemle iyice gülümsedim. Çok şükür Nihat'ta dahil hepsi iyiydi. Koşarak Azra'nın yanına gittim.
"Babam yok diye karargaha anonsta geçmiyorsunuz, burada olan bana oluyor." Diyerek sitem ettim. Tabi birazcık, sadece miniminnacık Nihat'a gönderme yapıyordum ama sadece ufacık. Azra da gülümserken omzumu tuttu.
"Neden ki?"
Gözlerimi devirdim.
"Arkadaşlarımı merak ediyorum. Tek arkadaşımsın senden de haber alamayacaksam ben ohoo." Elimi de sallarken ikimiz de gülümsemeden edemedik. O sırada Nihat'ın bakışlarını üzerimde hissederken döndüm ben de ona. Bir an gülümsemem yavaş yavaş silinirken boğazımı temizledim.
"Şey, siz dinlenin yorgun görünüyorsunuz. Daha fazla kafanızı yormayayım."
Çoğu asker bunu beklermiş gibi giderken Azra'ya da sarıldım.
"Görüşürüz bakalım." Gülümsedi. "Görüşürüz."
Onlardan uzaklaşıp karargahın dışına çıktığımda arkamdan pat pat diye gelen adım seslerini duymamla arkama döndüm. Nihat'ın koşarak yanıma geldiğini görünce şaşırsam da gülme isteğim daha fazla olmuştu sanki. Tabi bu isteğimi dinlemeyerek kaşlarımı kaldırdım.
"Sen mi hızlı yürüyorsun yoksa ben mi yavaş koşuyordum?"
'Bilmem' hareketi yaparken ilerlemeye devam ettim. O sırada yanımda yerini alırken gülümseme isteğimi bastıramadım bu sefer.
"Naber?" Az önceki yorgun hali silinmiş neşeyle bana bakarken daha fazla gülümsedim.
"Siz geldikten sonra daha iyi, sen?"
Gülümsedi.
"Seni gördükten sonra daha iyi." Dediği anda ani kurduğu bu cümleye karşın donup kaldım. O da bir an gözlerini büyütürken ellerini sallamaya başladı.
"Yani şey, insan pis kokulu çürük dişli adamlardan sonra bir arkadaşını görünce ister istemez iyi oluyor." Dediği anda bozulduğumu hissetsem de ses çıkarmadım, o ise gülümsemesine kaldığı yerden devam ederken cümlesini de devam ettirdi katlanamadığım o şakayla.
"Yoksa sana aşık olduğum için, seni görmenin bana iyi geldiğini söyleyecek değilim ya?" İkinci bir dejavu yaşayarak düz düz ona baktım. O da yine ve yine gülmesini yüzünden yavaş yavaş silerken boğazını temizledi. Suskunluğunu korurken ben dayanamadım bu sefer.
"Neden hep benimle ilgili bir şey söyledikten sonra onu düzeltmek için direkt olarak hisleri açıp şakaya vuruyorsun?"
Suskunluğu üzerinden durgun bakışlarını bana çevirirken acaba böyle bir şey dememin doğru mu olduğunu düşünmeden edemedim.
Bir şeyler mırıldandığını duysam da durdu ve bir an sesli düşündüğünün farkına yeni varmış gibi şokla bana baktı. Ne yaptığını anlayamamış bir şekilde ona bakmaya devam ediyordum. Böyle surat ifadesi komik oluyordu ama gülmemekle kararlıydım. Sonuçta ciddi bir şey konuşuyorduk,değil mi?
"Hazal?" Diye adımı söylediğinde ona'ne var' bakışlarımdan attım.
"Diyelim ki, yani mesela. Ben sana karş bir şeyler hissediyorum. Ama mesela bak hemen ciddiye-"
Gözlerimi devirdim. "Tamam anladık onu mesela! Ee?"
Derin bir nefes aldı.
"Ve sana bunu söyledim. Tepkin ne olurdu?"
Bir an durdum. Sinirli halimden eser kalmayarak sanki gerçekten de bana aşk itirafı yapmış gibi hissettim bir an. Vücudumun uyuştuğunu hissettim, kalbimdeki hızın arttığını ve karnımdaki bir takım şeylerin harekete geçtiğini. Gülme isteği fazla baskın gelip bir an sarılmak istedim Nihat'a. Bir şeyler hissediyor oluyor muydum bunlarla? Heralde. Derin bir nefes alarak yutkunmadan edemedim. Ağzımdan laf almaya çalışıyor olabilir miydi ki? Sanmam. Gerçekleri söylemeyi es geçecektim tabiki ve derin bir nefes alarak kaşlarımı çattım.
"Ne olacak, basardım tokadı suratına." Dediğim an bir anda yüzü düşmüş benim de yüzümğ düşürmüştü. Acaba asıl hislerimi mi söyleseydim düzeltiyorum yanlış oldu deyip. Bence saçmalamayayım daha fazla. Tabi pişmanlık hissi içimde boy gösterirken kendimden taviz vermeyi düşünmeyerek Nihat'a bakmaya devam ettim. Gülmeyi es geçip konuştu o da hüzünlü sesiyle. Bu kaşlarımı indirmeme neden olurken cümlesini bekledim.
"Neyse ya, mesela dedim ya zaten. Sormadım say. Arkadaşımsın değil mi sonuçta?"
Yüzüm düşük bir şekilde kafamı salladım.
"Neyse, gideyim ben de yorgunum zaten. Dinlensem iyi olacak."
Arkasını dönüp giderken gözden kaybolana kadar onu izledim. İkimizin de suratı düşüktü. Ben gerçek hislerimi söyleyemedim diye üzgünken ya o? Onun bana olan hisleri gerçekten de var mıydı? Sonuçta ben tokat atarım deyince düşmüştü yüzü.
Olumlu bir şey deseydim meselayı çevirip gerçek bir aşk itirafı mı yapacaktı ki bana? Oflayarak ayaklarımı yere vurdum. Ben gerçekten salaktım, resmen bana karşı belki de itiraf yapacakken kendi ellerimle tefeyi koymuştum Nihat'a karşı. Derin bir nefes aldım, umarım hala benimle görüşürdü. Özür dilerim Nihat, seni de kırdım böylelikle kendimi de kırdım. Özür dilerim sevdiğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...