Azra'
Gözlerimi açtım yavaş yavaş. Neredeydim, ne zamandır uyuyordum bilmiyordum. Sanki günlerce uyuyormuş gibiydim, gözlerimi bile zar zor açmış, açtığım anda ise kapanmaması için zor uğraşmıştım.
O an karanlık odanın tahta kapısı sesler çıkartarak açıldı. İçeriye dolan ışıklar iyice huzursuz olmamı sağlarken içeriye iki teröristin, ardından da onların büyüğü olduğunu belli eden bir adamın girmesi bir oldu. Karşımdaki adam büyük bir zevkle sırıtırken Aziri gibi biri olduğuna kanaat getirdim. Fakat bu terörist daha garipti. Bakışlarında anlamını çözemediğim bir derinlik, o derinlikle beraber büyük bir soğukluk vardı.
"Azra Teğmen." Sesi de kendisi gibi buz gibiyken kafamı kaldırarak adama baktım. Konuşmamaktan dudaklarım bile birbirine bağlanmış gibiydi. Zar zor araladım alayla gülerek.
"Ne o, Aziri'nin hemen yerini doldurdular mı?"
Kafasını sallayarak yanıma yaklaştı, yaklaştı. Yanıma kada geldiğinde eğilerek hizama geldi. Sandalyeye bağlamıştı beni şerefsizler.
"Aziri yanımda sadece bir piyon asker. O, sadece piyondu."
Ardından kalkarken ayağa kaşlarımı çatmış onu izliyordum. Elindeki telefonla bir şeyler yaptıktan sonra ekranı bana çevirdi.
"Hani o planlarını bozduğunuzu sandığınız Aziri, sizi oyalarken.." gülümseyip bana bakmasıyla ona iğrentili bakışlarımla karşılık verdim.
"Ben asıl eylem planları için bütün hazırlıkları tamamladım. İstesem seni ve o timini bile etkisiz hale getirebilirim." Dediğinde ifadesizce gülümsedim. O da benimle beraber gülümserken eğildi tekrardan. Bu sefer bana iyice yaklaşırken gülümsemesini arttırdı.
"Hani şu Naci'nin karısı ve çocuklarını hatırlıyor musun?"
Dediği anda yüzümdeki gülümseme yerini hissizliğe bırakırken aklıma o gün tüm yaşananlar gelmişti. Onların kaçırılması, bombalı araca konulması ve benim hafızamı kaybettiğim anlar..
Ciddi bir şekilde bakışlarımız birbirimizin bakışlarını delerken gülümsedi.
"Ben Aziri gibi değilim teğmen, tıpkı seni ve o askerini burada işkenceler eşliğinde, acı çeke çeke öldüreceğim gibi o timinizi de aynen böyle mahvedeceğim. Ülkenizi de bağımsız ülke yapıp sizi söz sahibi dahi yapmayıp def edeceğiz, anlıyor musun?"
Bu karşımdaki adam kimdi neyin nesiydi bilmiyorum. Ama sinir etme kat sayısı o kadar yüksekti ki, bünyemdeki ilacın da etkisiyle bıraksalar parçalayacak duruma gelmiştim adamı. Bu sefer ben gülümsedim ve kafamı o adama yaklaştırdım onun bana yaptığı gibi.
"Beni ve Nihat'ı öldürmene evelallahta, o diğer düşünceni söyleyen herkes şimdi nerede biliyor musun?"
Düz bakışları beni bulurken gülümsedim.
"Toprağın altında, kemikleri kalmıştır hatta." Dediğim anda kaşları çatılırken devam ettim.
"Biz bu vatan için canımızı vermekten de gocunmayız, bir öğrenemediniz gitti. El kaldırana da, el uzatana da haddini bildiririz. Bizi öldürürsün ama dışarda bizden yüzlercesi var. Madem seninle bundan sonra hep karşılaşacağız, öğrensen iyi edersin bunları."
Karşımdaki teröristin rengi iyice atarken karnıma geçirdiği yumrukla öne doğru kıvrandım. Asla ses çıkarmamalıyım, asla. Ardından bağırışları kulağımı doldururken gülümsedim.
"Hiçbir şey vermeyin ertesi güne kadar duvarları yerse bile ses etmeyin." Ardından bana bakarken kaşlarını çattı. "Kıvransın açlıktan ve susuzluktan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Hành độngSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...