Sınır +8 vote +2 yorum.
İyi okumalar💕
"Oğlum başka alacağın yoksa çıkalım, eve geç kalmayalım."
Filiz çocuğuna bakarken kafasını salladı.
"Gidebiliriz anneciğim. Eve gidince babamı arayalım olur mu? Ona aldığımız süper kahramanlı defteri anlatacağım."
Filiz gülümseyip saçlarını okşadı oğlunun. On iki yaşındaki oğlu toplasan bir sene görememişti babasını. Kendisi de öyle, bilerek evlenmişti ya zaten. Sevince insan katlanırdı her şeyine, beklerdi sıkılmadan. Naci'yi de sevmiş ve onsuzluktan hiç pişman değildi. Görevini yapıyordu kocası, vatanın uğruna savaşıyordu ve bununla gurur duyuyordu Filiz.
Kasada defter ve kalemleri okuttuktan sonra hesabı ödeyip çıktı ana oğul. Havalar kararmış, eylülün akşamında diğer günlerin sıcaklığının aksine soğuk bir hava hakimdi oldukları yerde. Çocuğunu boşta kalan koluyla sardı.
"Üşüyeceksin."
Çocukta gülümseyerek belinden sardı annesini.
"Sevgimiz ısıtıyor bizi anne, merak etme. Üşümüyorum ben."
Evlerinin olduğu sokağa girince eve varnaları bir kaç dakikalarını aldı. Müstakildi evleri, bahçesi ruhu sıkılan kadına iyi geliyordu tabii. Cebindeki anahtarı çıkartıp çevirdi kilidi. Kapı açılınca kapının kilitlenmemiş olmasına karşın kaşlarını hafifçe çattı.
"Kilitledim diye hatırlıyordum."
Neyse diye düşünüp kapıyı açtı. Açtığı anda alnının silaha dayanması bir olurken neye uğradığını şaşırdı.
"Filiz Köken." Gülümsedi karşısındaki pislik içerisindeki adam. O an etrafta oğlu Mustafa'ya bakındı. Yanındaki oğlunu arkasına aldı hemen.
"Siz kimsiniz?" Dedi korksa bile dik durmak zorunda kaldığı için. Terörist bir süre etrafına bakındı ve gülümsedi.
"Güzel soru, tanıtayım kendimi." Derin bir nefes aldı. "Naci'nin bir tanıdığı." Silahı gösterdi. "Bu da eceliniz."
Kadının nefes alışverişleri sıklaşırken arkasındaki varlığın olmadığını hissedince arkasına döndü. Çocuğunu bir adamın siyah film cam kaplı arabaya götürdüğünü görünce bir adım atacaktı onlara doğru ki boynundan tutulup kafasına silah dayanmasıyla kendini kurtarmaya çalıştı.
"Eğer zorluk çıkartırsan bu oğlunu son görüşün olur."
Filiz o an çırpınışlarına son verip arabaya bindirilirken 'anne' diye ferhat eden çocuğuna bağırdı. Hayattaki tek varlığı oyken onu kaybedemezdi.
Azra'
Araba faciasının üzerinden 1 gün geçmişti daha. Onun üzerinden sonra aparta gelip güzel bir uyku çekmiştim uzun bir süreden sonra. Eğitimlerden ve gece operasyonlarından bir kaç saat idare ettiğim uykum artık isyan etmeye başlamıştı. Şuan saat tam akşamın 10'uydu. Uyuyamayacağımı anlarken yatakta doğruldum. Gece lambasını yakıp üstüme uygun kıyafetler giyindikten sonra çıktım dışarıya soğuğu aldırmadan. Bakışlarımı yıldızlara çevirirken gülümsedim. Elini uzatsan dokunabilecekmişsin hissi veren parlak şeyler aslıda yüz binlerce kilometre uzaktaydı. Tıpkı yanında olmak isteyipte olamadıkların gibi... Sıkıntıyla nefes alarak yürüdüm tenhalaşmış karargahın topraklarında. Hayatım bu karargahtı. Yıllarım, arkadaşlarım, acılarım, tatlılarım. Hepsi buradaydı, ben bir askerdim. Dopdolu eğlence dolu bir hayatım yoktu ama pırıl pırıl anılarım olmuştu. Düzenli ilerleyen yaşamım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
AksiSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...