13

4.2K 211 11
                                    

Sınır +6 vote +2 yorum

İyi okumalar💕






-1 hafta sonra-

Azra'

Yavuz Yarbay taburcu oluyordu bugün sonunda. Kritik bir 24 saat geçirmişti baştan ama sonra direnmesini bilerek atlattı çok şükür komutanımız. Karnına giren sert cisim hasar yapmış ve fazla kan kaybı sonucu durumu ağırlaşmıştı. Yoksa hasta erken gelseydi hafif bir ameliyatla iyileşilecek bir yaraymış doktorun dediğine göre. Şimdiki durumu ise gayet iyiydi ama ben iyi değildim. Komutanımız iyileşse de dört şehit vermiştik, dile kolay tam dört tane şehit! Şehit haberlerini ertesi gün göndermiştik. Aynı gün dört ocağa da ateş düşmüştü. Düşünsenize, her şey normalken bir anda üniformalı adamlar belki de biricik olan yavrunuzun künyesini getiriyor size...

Tabutunun başında hıçkırıklara boğulan anne, fenalaşan eş, hiçbir şeyden haberi olmayan masum çocuklar, sırf o şeref yoksunlarını güldürmemek adına dimdik duran baba... Bunları hakediyor muydu onlar? Asla.

Bunları düşündükçe deliriyordum. Ne kadar savaşırsak savaşalım yine de şehit veriyorduk. Eli kanlılar nerede peki? Orada, burada, dışarıda?!

Derin bir nefes alarak kalktım koltuğun üzerinden. Aziri dışarıda olduğu sürece rahat yoktu bana. Şehit ettiği aslanlar toprağın altındayken onun dışarıda nefes aldığını bilmem bile tansiyonumu tavan ediyordu. Gecenin kaçıydı saat bilmiyordum ama çıktım dışarıya, hava almaya ihtiyacım vardı fazlasıyla. Burnuma dolan temiz havayla gözlerimi kapattım. Telsiz dinleme odasını gözüme kestirerek oraya adımlamaya başladım. İçeriye girdiğimde Hasan'ı telsizlerin başında görmemle gülümsedim. Hasan beni görünce ayağa kalkmasına engel oldum hemen. O da gülümseyince konuştum.

"Durumlar nasıl?"

Hasan omuz silkerek gülümsedi.

"Çok şükür komutanım, tüm anonslar sakin. Vukuat yok hiçbir bölgede."

Kafamı salladım.

"Uykun varsa uyuyabilirsin, nöbeti ben devralırım. Kıyağım olur sana." Gülümsese de reddetti bu teklifimi.

"Aman komutanım, görevimi de yapamayacaksam burada olmamın ne anlamı var benim? Bir gece uykusu değil canım feda olsun buraya." Kafamı dikleştirerek bu genç yüreğe baktım hayran hayran. İşte Türk askeri, Allah razı olsun böyle aslanlardan. Gülümseyerek omzunu sıvazladım.

"Helal olsun sana aslanım." Elimi çekerken devam ettim. "İyi nöbetler o zaman sana gideyim ben de."

Hasan asker selamı verip sağol derken kapıya doğru adımladım. Kapı kulbunu çevirirken telsizden geçen anons durmama, geri dönmeme sebep olmuştu.

"Kimse yok mu, yardım edin ne olur!"

Hasan ile kaşlarımızı çatıp birbirimize bakarken aldı telsizi eline Hasan.

"Karapınar jandarma karakolu Erbaş Hasan Koç. Sizi dinliyorum."

Bir kaç saniye sessizlik sürerken iyice kaşlarımı çatmış bir şekilde telsize bakıyordum. Tam telsizi elime alıp konuşacakken cevabın gelmesiyle kaldım olduğum yerde.

"Yavrumu kaçırdılar, yavrumu kaçırdılar yetişin öldürecekler. Ne olur asker evladım!"

Telsizi aldım elime hemen.

"Nerede kızın teyze senin?"

"Üçpınar köyü, teröristler geldi. Aldılar kızımı yardım edin!"

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin