5

9.7K 409 17
                                    

Sınır +5 vote +2 yorum

İyi okumalar💕

Alnımdaki silahı hissederken gözlerim kapalı kaşlarımı çattım. Hala ne bekliyordu sıkmamak için anlamıyordum ki!

"Öldürmeyecem seni asker, başkan canlı istiyor seni."

Gözlerimi açıp yavaşça yanıma döndüm. 40'lı yaşlarının sonunda olan kirli sakallı adamı görmem midemi bulandırırken konuştum.

"Başkana götüremeden kendi canından olma da, çünkü bu fırsatı bir kere veririm size."

Pis pis sırıtırken terörist koluma hedef aldı.

"Öldürmek dışında her şey serbest ama."

Gülümsedim. Bir anda ateş edildiğinde acı hissetmemem şaşırmama neden olurken karşımda kaybolan teröriste bakındım. Yerde kanlar içinde yatarken aymı şaşkımlığı Burak'ın da yaşadığını görünce kafamı duvardan kaldırarak teröristlerin olduğu tarafa baktım. Orada bizimkilerin olduğunu görünce gülümseyerek Burak'a baktım. Burak'ta olduğu duvardan çıkarken bizimkilere doğru yürüdü, ben de arkasından.

"İyi gördüm sizi komutanım!"

Burak Nihat teğmenle sarılırken diğerleri de etrafımızda toplandı.

"Bugün de şehit olamadık be Nihat."

İkisi arasında gülüşürken ben de gülümsedim. Adını hatırlayamadığım bir asker yanıma geldi.

"İyisiniz komutanım?"

Kafamı salladım.

"Sağol asker."







Çalan zille elimdeki Doğan ile olan fotoğrafımı masaya bırakıp kapıya doğru adımladım. Kapıyı açtığımda Hazal'ı görmemle gülümseyerek sarıldım.

"Hoşgeldin, geçsene?"

Hazal'ı içeri alarak kapıyı kapattım. Koltuğa oturduğunda hazır olan kaynamış sudan kahve bardağına koyarak kahve hazırladım. İçeri girip Hazal'a uzattığımda gülümseyerek aldı fincanı. Ardından gözü masadaki fotoğrafa kayınca yüzünde oluşan ifadeye burukça gülümsemeden edemedim. Konuşulacak konuyu anlamıştım az çok.

"Baş sağlığına gelemedim Azra kusuruma bakma. Biliyorsun yurt dışındaydım."

Kafamı salladım.

"Önemli değil ya." Gülümsedim. "Düşünüp gelmen yeter."

Gülümsedi buruk bir şekilde.

"Doğan abiyle birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi biliyordum, Allah insanı sevdiği şeylerle sınarmış be Azra."

Derin bir nefes alarak koltuğa yaslandım.

"Doğan gitmedi yalnızca biliyor musun?" Derin bir nefes alarak Hazal'a baktım. "O gidince yüreğim de gitti, böyle ruhum çekildi. İçimdeki parlayan duygular kendini en karanlık köşeye çekti." Yutkundum. "Hiç bilmediğim büyük şehrin yanmayan sokaklarında kaybolmuş gibi bir his bu, çaresizsin ama kimse olmadığı için yürümek zorundasın." Gülümsedim. "Bende hayatıma devam etmek zorundayım işte, bu vatan için yürümek zorundayım."

Masadaki fotoğrafımızı aldım elime. Gülümseyerek çekindiğimiz bu fotoğrafa acıyla bakıyordum şimdi. Bir kişi eksik..

"Kalbimin bir yanı hep onunla olacak."

Fotoğrafı kendime yaklaştırarak özlemle öptüm. Gözlerimi kapattığımda akan yaşı farkederek açtım gözlerimi. Sildim yaşlarımı. Gülümsedim.

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin