"Teğmenle yanında bir askeri yakaladık Yuhi, Aziri de ağır yaralı."
Yuhi Aziri'nin kendisine tamamen bir ayak bağı olduğunu düşünüyordu. Onun olduğu her eylemde o lanet olası tim ve arsından bir başarısızlık oluyordu. Yuhi başarısızlığı sevmezdi. Şimdiye kadar yüzlerce kanlı eylemi gerçekleştirmiş ve hepsinde buram buram acılar bırakmışken ufacık bir başarısızlık onu deli etmeye yetiyordu bile. Boynunu oturduğu sandalyede kütletirken konuştu büyük soğukkanlılıkla.
"Müdahale edilecekse edin, kurtaramazsanız." Dedi ve derin bir nefes alarak tamamladı cümlesini.
"Uğraşmayın."
Telsizin başındaki terörist şaşkınlıkla telsize bakarken kafasını salladı ama bunu Yuhi'nin göremeyeceğini anladıktan sonra konuştu.
"Emredersin Yuhi başkan, askerleri ne yapacağız?"
Yuhi düşündü. Teröristin teğmen dediği anda aklına bir isim gelirken çekinmeden sordu sorusunu.
"Hangi teğmen bu?"
Azra ise telsizle konuşan teröristi izliyordu. Kendilerinden uzağa geçtiği için ne dediği anlaşılmıyordu ama kendileri hakkında bir şey konuşulduğu kesindi. Çünkü terörist dönmüş Azra ile bakışlarını kesiştirmişti. Adımları Azra'nın yanını bulurken konuştu ağzı kokan terörist.
"Adın ne senin?"
Neşeden yoksun bir şekilde gülümsedi soğukkanlılıkla Azra.
"Ne oldu, büyük patronun çok mu merak etmiş?"
Terörist sinirlenirken Azra'nın dizine tekme atmasıyla yere düşürdü hemen. Nihat olanlara dayanamazken kolundaki teröristlere rağmen çırpınıyordu.
"Dokunmayın lan Azra komutanıma!"
Terörist bür an gülümserken bakışlarını Nihat'a çevirdi.
"Sorunun yanıtını senden aldım, aferin asker."
Ardından Azra'ya ölümcül ir bakış atarken Azra en az o terörist kadar sinirliydi. Ona bu tekmenin hesabını soracaktı.
"Azra, adı Azra Yuhi başkan."
Yuhi bu ismi duyduğu anda kaşlarını hayretle kaldırmış oturduğu yerden kalkmıştı hemen ayağa.
"Onu bana canlı getirin."
Telsizdeki terörist telsizin kapanmasını anlarken cevap vermeden ikisini de arabaya bindirdi. Gözü teğmenin üzerindeydi sürekli. Yuhi başkanı bile heyecanlandıran bir isimse fazla aranan bir askerdi. Gözünden kaçırmamalıydı, onu Yuhi'ye teslim ettiği an ödül bile alabilirdi belki.
Azra ise etrafına bakıyordu, bu sefer işleri zordu ama içi rahattı bir nebze de olsa. Aziri'yi bu sefer ağır yaralamıştı. Öldürebilmeyi dilerdi ama Allah almayınca da almıyordu işte. Derin bir nefes aldı. Asıl önemli olan Burak'ın sağlığıydı şuanda. Bakışlarını cama doğru yönlendirirken tek bir kelime bile etmedi, derin bir nefes aldı. Umarım yetişmişlerdir diye düşündü.
Funda'
Bu sefer gerçekten de Azra beni deşecekti. Bilemezdim ama o esir düştüğüm gün Mardin'in durumunu görmem bütün üşengeçliğimi bir rafa kaldırıp beni buraya çekmişti bile. Şimdi ise o haftalarda kaldığım müddetçe tanıştığım Hazalla birlikte sınıra yakın bir köydeydik. Şehir merkezinden oldukça uzak bir yerdi ve tüm insanların olaylarına gözünü kapatıp görmezden geldiği yerdi açık olmak gerekirse. Erkek çocuklarını para karşılığı teröre satan aileler, kız çocuklarının sanki hakkı yokmuşçasına oyun oynayıp ders çalışması gereken yaşlarda gelinlik giydirip evlendiren aileler ve okula gitmeyip bir sürü kardeşine bakmaya çalışan o çocuklar... Bunlara şahit olmuştum ve ben bunlara şahit olmuşken İstanbul'da denizin karşısında oturup rahat bir nefes alamazdım. Deniz huzur verirdi ama vicdanım o huzuru vermezdi. Ve ben, sessizce çekilip giden o insanlardan olmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...