"Bu görmüş olduğunuz Kuma Köyü'nün sınırları."
Kaşlarımı çatıp dikkatle Burak'ın ağzından çıkanları dinliyordum. Sınırı geçmiş hepimiz birbirimize varlığımızla destek olup köye doğru gidiyorduk. Köye hakimiyet kurmak isteyen ve onlara yardım ve yataklık edenlere büyük bir darbe yapmayı planlıyor, onlara köyü asla vermemeyi düşünüyorduk. Vermeyecektikte, canımızı verirdik gerekirse ama sınır bölgemizde kanımızdan olan insanları yüzüstü bırakıp köyü yinede o canilerin eline vermezdik.
"Adamlar ağır silahla gelecek, dörderli ayrılıp dört ayrı bölgeden farklı nöbet noktaları tutacağız. Havada yaprak kıpırdasa haber vereceksiniz."
Derin bir nefes aldım. Gerçekten büyük bir operasyonun eşiğindeydik. Eğer bu köyü kurtaramazsak bu köye sözde bakanlıklar yerleştirecekler, üstüne üstlük insanlarımızı katledip özerk bir bölge kurma yolunda önemli stratejik bir bölgeye hakim olacaklardı. Ülkemiz sınırlarına yakın bir köy olduğu için tehlike arz ediyordu. Asla ama asla izin vermemeliydik buna. Şimdi bileğimizin hakkını verme sırasıydı.
"Köylüler çıkmadı komutanım, onları uyarmamız gerekiyor."
Burak'ın gözleri beni bulduğu an neyden bahsettiğini anlamıştım. Kafamı sallayıp soğuktan kıpkırmızı kesilmiş ellerime aldım silahı. Hava soğuktu ama içimdeki vatan aşkının sıcaklığı asla üşütmezdi. Hem beni, hem tim arkadaşlarımı, hem bu ülkenin aslanlarını, hem de koruma gayemiz olan vatandaşlarımızı. Biz Türktük, asla bize ve bize sığınan insanları yüzüstü bırakmazdık!
"Bende." Deyip yeni gelmiş olan askere döndüm.
"Benimle gel asker."
Pusat'ta kafasını sallayıp benimle birlikte köye doğru ilerlemeye başlarken etrafı inceliyordum bir yandan. Resmen hava bile buranın darmaduman olacağını anlamış gibiydi, kapalılık ve sessizlik hakimdi etrafa. Yaklaşık yarım saatin ardından köye geldiğimizde ilk gün tanıştığımız köy muhtarının evine doğru adımladık Pusat ile. Evini bulmamız çok bir zaman almamışken çaldık kapıyı bir kaç defa. Çok geçmeden kapı açıldığında muhtarın bizi görüp gülümsemesi bir olmuştu.
"Hoşgeldiniz aslanlarım buyurun, geçin içeriye."
Kafamı olumsuz anlamda sallarken verdiğim nefesin buhar olup havada görünerek yokolmasını izliyordum.
"Yok Mustafa amca, sana bir şey deyip gideceğiz biz."
Kaşlarını kaldırdı muhtar.
"Hayırdır yavrum, bir sorun mu var?"
"Köyden çıkmadınız Mustafa amca, köy halkını uyar. Bugün adamlar gelecek biliyorsun, burası karışacaktır. O şerefsizler kan dökülmesi adına ellerinden geleni yapacaklardır. O yüzden uyar köydekileri, sakın ama sakın kimse kapıdan dışarıya çıkmasın."
Mustafa Amca kafasını titrek bir şekilde sallarken cevap verdi.
"Hallettim bil komutan kızım."
Kafamı sallarken etrafı inceleyen Pusat'a başımla gidelim işareti yaparken Mustafa amcanın bana seslenmesiyle ona dönmem bir oldu.
"Allah yardımcınız olsun kızım, sağ salim olun."
Gülümsedim. Tekrardan Pusat'a dönerken ciddi halime büründüm. Tam köşeyi dönecekken köyün dışının gözüktüğü yola kaydı bakışlarım. Beş- altı arabanın buraya doğru geldiğini görmemle kaşlarımı çattım hemen.
"Geç aldık."
Pusat'ta baktığım yöne bakışlarını çevirirken küfür savurduğunu duyduğum an bir şey demeyi es geçip telsize dokundum kulağımdaki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...