41

2K 109 6
                                    

"Bugün son devrem." Dedi yanındaki bir yıl boyunca aynı noktada nöbeti tutan arkadaşına bakarken. Arkadaşı gülümseyip kendisinin omzuna eline atarken cevapladı.

"Düğününe davet etmezsen koparırım vallahi boynunu bilesin." Gülümsedi asker aynı samimiyetle. Ardından bir senenin verdiği hüzün çöktü üzerine. Bir nişanlısı vardı dünyada en çok sevdiği. Bu görevde kendisinin de olması sürpriz olsa da vatanı için hele ki böylesine büyük bir koruma nöbetine karşı gelmezdi. Ertelemişlerdi düğünlerini. Bir sene hiç göremesede sevdiğini günleri saymıştı. Kendisi de nişanlısı da. İkisi içinde bugün güzel bir gündü diye düşünüyordu farklı yerlerde.

"Nikah şahidimi nasıl çağırmam abi?" Derken ikisi de birbirine bakıp gülümsedi. Son sekiz saatleri kalmıştı sevdiklerine kavuşmalarına..

"Yuva Savunma 1." Ormanlık alana sızmıştı tim. Kamufleleri ve yüzlerindeki siyah boya kendilerini yeşillikte görünmelerini engelliyordu. Çok büyük bir plan olduğu için attıkları her bir adımı düşünerek atmaları lazımdı. En ufak hata bütün operasyonu mahvedebilir, ülke için büyük sorun yaratabilirdi.

Yavuz yarbay askerlerinin berelerine takılmış kameradan operasyonu izlerken telsizden cevapladı bütün ciddiyetiyle.

"Devam et savunma 1."

Burak gelen cevapla konuştu.

"Hareketliliğe son sekiz saat. Görünürde tehlike yok, o saat gelmeden her yeri didik didik edeceğiz komutanım."

Derin bir nefes aldı Yavuz yarbay.

"Allah yardımcınız olsun aslanım."

Telsiz kapanırken Azra ses çıkarmadan etrafı inceleyerek Burak'ın yanına geldi. Herkesin yüzündeki ciddiyet operasyonun büyüklüğünü gösterirken silahının dürbününü kullanarak etrafını izledi bu sefer.

"Üzerimizdeki bu büyük taşı atacağız evelallah."

Burak ciddiyetle Azra'ya bakarken derin bir nefes aldı. Canları pahasına mücadele vardı bugün. Geri dönüşleri olacak mıydı belli bile değildi. Nedensizce bir burukluk kapladı içini. Kendisinden değildi ama Azra'yı korumak istedi bir an. Biliyordu, Azra kendisini Burak'tan bile iyi korurdu ama kalbindeki hareketlilik ilk kez bu denli korku duygusunu yaşatmıştı. Birden kendisinden beklemeyeceği bir hareketle kızın silahını yere doğru çevirdi. Şaşkınlıkla Azra Burak'a bakarken o da ne yaptığını anca idrak etmeye başlamıştı. Azra kadar şaşkındı o an.

"Neyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz bir operasyondayız." Dedi birden. Azra kendini dinlemeye devam ederken derin bir nefes aldı.

"Siz aileyi alın ve düğünü boşaltın hemen!"

Emri verirken arabaya binmişti bile. Burak o sırada koşup bağırdı Azra'ya.

"Ne yapıyorsun Azra in o araçtan!"

Azra yutkunup kafasını olumsuz anlamda sallarken Burak'a baktı.

"Hakkını helal et."

Arabayı çalıştırıp mümkün olduğu kadar gaza basarken sadece sürüyordu arabayı. Nereye uzaklaşabilirse artık. Burak ise arabanın peşinden donup kalmış diğer askerler ise Azra'nın bu yaptığını şok ve gurur ile izlemişlerdi. Araba gözden kaybolurken düğün yerindekiler de belli yerlere saklanmış korkudan ne olacağını kestiremiyorlardı. Bir anda büyük bir patlama sesi kulağı doldururken Burak 'Azra'diye bağırmıştı.

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin