Herkese merhabaa!
Aksiyon içinde #47 ha? Sizlere ne kadar teşekkür etsem bilemiyorum, adım aım yükselişimizin adına ve teşekkür babında kısa bir geçiş bölümü atmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Sizleri çok seviyorum💕
Sınır +6 vote +2 yorum.
İyi okumalar💕
Gözlerimi kapatıp son yirmi dört saatin hiç yaşanmamasını diledim Allah'tan. Sadece istedim tabi, imkansızlıktan öteydi istediğim.
"O mayında sen değil, bir başkası olsa da dahi Nihat o anda vurulacakmış. Bunun önüne geçebilir miydin?"
Gözlerimi yavaşca açarak her zaman yanımda olan destekcime baktım. Burak'a... Neden her seferinde mantıklı cümleler kurarak beni sakinleştiriyordu ki? Kurduğu her cümlenin haklılık payı da vardı ki haklıydı şuan. Her zamanki gibi...
"Neden her seferinde sana hak vermek zorunda kalıyorum?"
Gülümsedi buruk bir şekilde.
"Çünkü birisinin sana bu gerçekleri söylemesi gerek."
Yüzüne baktım.
"Bu sen mi oluyorsun?"
Bakışlarıma karşılık karanlık bakışlarını buluştururken ciddiyetini korudu.
"Olmayabilirim?"
"Hayır!"
Direk düşünmeden söylediğim bu kelime ben dahil Burak'ı da bir an şaşkına çevirmişti. Gerçektende hayırdı ama. Nedendir bilmem ama Burak dışında bir başkasının bana bu tesellileri vermesi bana soğukluk verirdi ve ben, üşümekten her zaman nefret ederdim. Küçüklüğümden beri... Sevdiklerimi kaybettiğim anlarda üşürdüm, korkuyu iliklerime kadar hissettiğimde üşürdüm, sevgisizlikte üşürdüm. Bilmiyordum ama Burak sıcaktı, sıcacık insandı Mardin'in yaz kış üşümemize fırsat vermeyen sıcaklığı gibi. Bunu ona söylemezdim belki ama itiraf da edebilirdim kendime. Gerçeklerdi bunlar.
"Yani, arkadaşımsın sonuçta. Başka birisine alışamam." Deyip şakaya vurduğumda gülümsedi. O sırada Hazal'ı görmemle tüm ortamdaki şeyleri unutup ona odaklandım. Donuk bakışlarla tam karşımızda duran camı izledi. Nihat yoğun bakıma alınmıştı ve ziyaretler kabul edilmediğinden camın arkasından izleyebiliyorduk onu. Mermi kalbe gelmese de göğsüne ağır hasar vermiş, hastahaneye yetişene kadar fazla kan kaybetmişti. Doktorlar kurtarmaya ümitli değildi ama bizim için direndi ameliyatta yüreği güzel görev arkadaşım.
"Nihat..." sesi o kadar titrek çıkmıştı ki o an anladım Hazal'ın Nihat'ı canı gibi sevdiğini. Sol gözünden düşün yaşla elini yavaşca kaldırıp cama dokundurdu parmak uçlarını. Burnunu çekerek camın ardını izlerken yanına yaklaştım.
"Sana dememeliydim o cümleyi, ama inan bana pişman oldum. Çok aradım seni, kendimi açıklayacaktım ama cevap vermedin ki!" Dudağı titrerken derin bir nefes aldı. "Buradayım sevdiğim, aç o güzel gözlerini de bak bana. O gözünü aç yeter ki, söz bütün kar kürelerimi sana kırdırtacağım."
Gözlerim dolu dolu Hazal'a baktım. Bizim Hazal nasıl bu hale gelmişti bilmiyordum ama sen yardım et Allah'ım bu güzel sevenlere. Kavuştur onları küskünlüklerini bırakıp ayırma ikisini. Bilirdim ayrılığı. Allah korusun eğer Nihat'a bir şey olsa dayanabilir miydi Hazal onun yokluğuna?
"Bana inat olsun diye açmamazlık etme olur mu, o tokadı sana ölsem gene atmam. Yeterince pişman oldum zaten be Nihat."
Elim ister istemez Hazal'ın omzuna gitti. Bunu beklermiş gibi gözyaşları kirpiklerinden yanaklarına doğru intihar ederken yutkunamadım. Nasıl teselli verilirdi ki? Bunu ben bilemezdim. Burak bilirdi, beni de o teselli ederdi zaten. Derin bir nefes aldım. Bir şey söylemem gerektiğinin farkında olduğum için kalbimden geçen ilk cümleyi söyledim yanında.
"En azından yaşıyor, yaşayacakta. Sonu Doğan gibi olmadı be Hazal, burada ağlayıp onu da kendini de üzme." Doğan konusu açıldığı için sesim titremişti ama bu cümlem onu sakinleştirmiş gibiydi. Gözlerini açıp bana döndü. Gözlerindeki ümit ışığı parlaklık gösterirken konuştu.
"Yaşıyor." Dedi. "Yaşıyor." Kendini sakinleştirme yöntemini bulmuşken burukça gülümseyip kafamı salladım. İçerisinin verdiği kasvet beni boğarken hava almam gerektiğini düşünerek bahçeye doğru adımladım. Aziri bu sefer fena oynamıştı hamlesini. Görev arkadaşımızı şehit edecekti az daha. Allah korusun!
Bankın birinde Burak'ı otururken gördüğümde ben gittim yanına bu sefer. Hep o gelecek değildi ya?
Yanındaki tahtaya ağırlığımı verirken bakışlarını çevirmedi bile.
"Hazal bu konuda bizden şanslı." Deyip gülümserken hissizce gülümsedi.
"Biz o şansı bile bulamadık ki de karşılaştırayım." Kurduğu cümleyle gülümsemem donuklaşırken Burak'a baktım. Bu sefer ciddi anlamda bam teline basılmış gibi olan oydu.
"Karşılaştırma zaten, Allah kimseyi sevdiği insanla sınamasın." Dedim içimdeki ölene kadar gidecek olan yarayı düşünürken.
"Sevdiğimi kendi ellerimle öldürmenin pişmanlığını atmak istiyorum, ama niye sürekli bunu sorguluyorum kendime?"
Baktım o bakmasa da yüzüne.
"İnsan dünyanın en kötü insanını sevse bile pişmanlık duyar. Sorgulaman hata senin zaten, bu insan ben dahi olsam ölene kadar bile pişmanlık duyardım. Ama yapmak zorundaydın." Son kelimeye ağırlık verdikten sonra devam ettim. "Bu topraklar bizim sevdiklerimiz insandan da kıymetli. İlk aşkımız bu vatan, ikincisi insan. Bu vatan için yapmak zorundaydın, bu vatanda yaşayan masum insan için yapmak zorundaydın."
Cümlemi bitirdiğim anda bakışlarını hiç çevirmediği yerden çekerek benimle buluşturdu. Gözlerindeki her türlü duyguyu görebiliyordum. Acı, hüzün, umut... Buna rağmen baktı dimdik, bir damla akıtmadan.
"Ben de senden başka destekçi kabul edemem sanırım." Dediği anda başta ne demek istediğini anlamadığım için kaşlarımı çatsamda sonradan anlamıştım. Hastahanede ondan başka destek veren dostu kabul etmeyeceğimi söylediğim an aklımdan geçerken gülümsedim, gülümsedi. O an ortamı yumuşatma adına elimi uzattım Burak'a doğru.
"O zaman bir anlaşma yapalım." Dediğimde bakışları elimdeyken kaşlarını kaldırdı.
"Benden sonra tekrar et ama tamam mı?"
Kafasını sallarken gülümseyerek gözünün içine baktım.
"Bundan sonra, ne olursa olsun hep senin yanında olacağım."
Duyduklarından sonra gülümserken elimde olan gözlerini gözlerime dikti. Benim elimden çokça büyük olan elini elime doğru uzatıp sıktığında konuştu.
"Bundan sonra, ne olursa olsun hep senin yanında olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
ActionSiz hiç bir askerin iç dünyasını iliklere kadar hissettiniz mi? Hayattaki tek gayesi sizin attığınız her adımı daha rahat attırmaya uğraşmak olan bu vatan evlatları, İşak adındaki terör örgütüyle mücadele içerisine girer. Bölge bölge seçilen askerle...