⁕GİRİŞ⁕

49.1K 1.8K 1.2K
                                    

Adele-Skyfall

Bir kadın uzanıp eline kalemi alıyor, cesur bir çizgi çekiyor kâğıda. Parmakları titremiyor; gözleri şüpheyle değil, özgüvenle bakıyordu. Durmuyor parmakları, çizgiler arka arkaya devam ediyor. Önce keskin bir çene çıkıyor ortaya, sonra altı üstüne göre birazcık kalın olan ve koyu renk dudaklar beliriyor. Genç kadın gözlerini resimden ayırmadan parmaklarını dudaklarında gezdiriyor ve şevkle devam ediyor.

Sonra hokka gibi bir burun asiliğinin bayraktarlığını yaparcasına yüzünün ortasında beliriyor, kadın memnuniyetle gülümsüyor. Her an biraz daha belirginleşen çehre karşısında derin ve kıvrandırıcı, beğenilme arzusu barındıran bir heyecan duyuyor.

Deliliğin bir rengi olsaydı mavi ya da yeşil olurdu. Bu kadının inanışıydı.

Gözlerini çizdi sonra kalem. Kadının elleri ilk defa burada titredi. Adamın kesin bakan ve deliliğin parıltılarını barıdan, yeşili bakışları kadar keskin olan ela gözlerini çizdi. Çevresine, içinde sonbahar renklerini barındıran bir bahçeyi çitle çevirir gibi gür ve uzun kirpikler dikti. Parmaklarını uzatsa sanki o kirpikler parmaklarına batacaktı.

Adamın gözleriyle gözlerini kesiştirdiğinde kalbi heyecanla çarptı. Bir resim onu nasıl da heyecanlandırmıştı böyle?

Yutkundu ve devam etti.

Koyu renk, düz kaşları gözlerinin üzerine yerleştirdi. Kalemi bastırarak gürlüklerini perçinledi, çok hafif çıkık alnını da vurgulayarak parmaklarının arasında yumuşacık bir tat bırakacağından emin olduğu saçlarında tüketti kalemi. Öndeki dalgalı perçemleri, alnına düşen bir parça saçı, asilikle karışmış saçları boyadı. Aralara küçük açık tonlar atarak onu en mükemmel haliyle yansıtmak istedi.

Kadın bu gece, çizdiği adama aşık oldu ve onun adını İskender Ulusoy koydu.

Adam aynadaki aksine bakıyordu, gözleri kendinde kibirle gezindi ve eğilip gömleğini aldı. Bembeyaz, jilet gibi ütülenmiş gömleği omuzlarına geçirip dağılmış saçlarından parmaklarını geçirip tek hareketle onları hizaya soktu ve düğmelerini ilikledi, gömleğinin eteklerini pantolonunun içine sokup, siyah parlak kemerini bağladı ve ceketini giyip odadan ayrıldı.

Merdivenleri mekanik hareketlerle inerken yanında duran bir çalışan hızla eğilip onu selamladı ve toz olurcasına kayboldu ortadan. Kimse onun gözüne batmak istemezdi. Fazla kelimelerden, fazla yemekten, fazla bakıştan, fazla gülüşten, fazla kişiden ve fazla seyreklikten, fazla sesten asla hoşlanmazdı. Her şey tam kararında olmalıydı ve o tam kararı yine o belirledi.

Onun hakkında pek çok şey söylenebilirdi.

Katil denilebilirdi, psikopat denilebilirdi, deli denilebilirdi. Lakabının hakkını vermek için sık sık kurbanlarını boğazladığından sadece Boğazkesen de denilebilirdi. Ancak onun kim olduğuna aynaya baktığında yalnızca o karar verirdi ve o, kendine bile acımasız bir adamdı. Zamanla bu acımasız adam, tek bir kişiye bu hakkı verecekti, kendinden başka sadece bir kişi onun kim olduğunu söyleyebilecekti.

İskender Ulusoy için oyun vakti gelmişti.

Hayat elini Dünya adındaki torbasına daldırmış, oradan iki isim çekmişti. İsimlerden birisi Boğazkesen'di. Her şeyi kontrol edebileceğine inanan bu küstah adam, hayat tarafından en büyük derslerinden birini alırken onunla birlikte torbadan çıkan kadının insafına kalmıştı. Bu hayat için bir oyun olabilirdi ancak zamanla onların tek gerçeği olacaktı.

Bu tek gerçek ise, delilikten başka bir şey değildi. 

 NOT: BU KİTAP YETİŞKİN OKURLAR İÇİN UYGUNDUR. 

DUYGUSAL VE FİZİKSEL ŞİDDET, KAN, PSİKOPAT VE ŞİZOFRENİ İKİ KARAKTERİ ANLATMAKTA OLUP PSİKOLOJİSİ KALDIRMAYACAK KİŞİLERİN OKUMASI TAVSİYE EDİLMEZ. 

KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin