Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Little Mix - DNA
Bölüm 22: "Yıkılan Duvarlar"
Görkemli bir çöküşle veda etmiştim mantığıma. İçimdeki güçlü kadının kan revan içinde sürünüşüne her gün şahit olmuştum da hep gözlerimi kapatmıştım. İlk hatam buradaydı. Ben kendimi ona o kadar kaptırmıştım ki ondan kendimi görememiştim. Şimdi aldığım her nefes adıma zıt çalışıyordu. Bana yaşımı değil, yarıklarımdan sızan kanı hatırlatıp ölümü gözüme sokuyordu.
Saçlarım arasında gezinen nefes beni mayıştırıyordu. Uyanmıştım ama gözlerimi açamıyordum. Kolu belime sıkıca dolanmış, sıcaklığı tenime işlemiş, düzenli nefesleri sakinliği aşılamıştı. Yutkunduğunu işittim. "Nefes'i başka bir doktora götüreceğim," dedi alçak bir tondan. Nefesine parmakları karışmış, saçlarımı karışlıyordu.
"Direk küfretseydin," dedi Defne. "Ben işimi yapamıyor muyum?"
"Sadece emin olmaya çalışıyorum."
"Onu geldiğinden beri gözlemliyorum. Hiçbiri benim kadar kesin teşhis koyamaz. Boşuna zaman kaybı. Paranoid Şizofreni çok gizli bir hastalıktır. Teşhisi koymaları için en az birkaç seans gitmesi gerekiyor. Ve Nefes gitmez. Güven bana." İskender iç geçirdi. Neden bu kadar önemsiyordu ki? Birkaç hafta sonra gidecektim zaten. Beni iyileştirmesi gerekmiyordu. Bu İskenderlik bir hareket değildi. Mutlu olması falan gerekiyordu.
"Nasıl bir zıkkım bu hastalık?"
"Aslında... Çok karışık. Dışarıdan bakıldığında çok normal bir yaşantıları olan insanlarda görüldüğünden anlaşılması zor oluyor. Bu tip insanlar sorunlarını gömmeye alışmış kişiler. Dışarıya yansıtmamak için çabalayanlar. Nefes çocukken çok kötü şeyler yaşamıştı. Her şeye rağmen içine atmış. Kimseye anlatmamış. Sonra buraya geldi. Senin dengesiz hallerin de etkiledi elbette onu. Çözülmeye başladı." İskender'in saçlarımdaki elinin baskısı arttı. Şefkat mi aramalıydım? Bilmiyorum.
"Tedavisi?"
"Gerçekten normal bir hayat. Ufak dozda ilaç tedavisi ve rahat rahat konuşabildiği birileri."
"Ona bunları veremem. İlaçlar dışında."
"Bırak onu," dedi Defne yumuşak bir sesle. O an İskender'in taş kesildiğini hissettim. Belimdeki kolu belli belirsiz sıkılaştı. "Bu hastalık intihara en meyilli olanı. Seni daha fazla taşıyamaz abi."
"Söz konusu bile olamaz. Onu bırakmayacağım. Üstelik Nefes intihar edecek tipte biri değil. Çok güçlü. Evet, o çok güçlü." Bu sözleri kendine söyler gibi bir hali vardı. Hayır, bunu ben bile kabullenmiştim; güçlü değildim, artık değildim.
"Güçlüydü." Defne'nin yatağa oturduğunu hissettim. "Bir şeyler duyuyor. Biri onunla konuşuyor gibi hissediyor. Ve o sese çok itimat ediyor, şimdi olmasa bile zamanla edecek. O zaman onu sen bile engelleyemezsin."
"O hiçbir şey duymuyor," diye tısladı İskender. Başlarda ben de çok inkar etmiştim. İnanmak istememiştim fakat onun benim başıma gelene karşı takındığı bu şirk nedendi bilmiyorum.
"Evet, duyuyorum," dedim gözlerimi açarken. Ellerimi İskender'den çekip yüzümü ovuşturdum. Bu esnada ikisini de esir alan şaşkınlık benden sekiyordu. Yutkunup başımı İskender'e çevirdim. Aynı yastıkta yatıyorduk. Aynı gemide batıyorduk. Gözlerimizde çöken o şehir aynı yangında kül olmuştu. O siyahtı, siyahın ta kendisi. Ben beyazdım. En azından hala beyaz olduğuma inanmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...