Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Adele - Skyfall
Bölüm 41: "Ölüm"
Son bu muydu? Yaşanan onca şeye rağmen geldikleri nokta bu muydu? Ellerinde sadece acı ve ayrılık mı kalmıştı? Geri dönüşü olmayan bir ayrılığın mı eteğine düşmüşlerdi? Bu her şeyden daha fazla acı veriyordu. Zaten çok da sağlam olmayan aklı bunu bir türlü kabullenemiyordu. Nefes neredeydi? Ona ne olmuştu? Hiçbir şey hatırlamıyordu.
Bu beyaz tavan, bu hasta yatağı, az eşyalı oda... Bunlar çok saçmaydı. Burada ne işi vardı? Başının köşelerine saplanan ağrıyla biçimli kaşlarını çattı ve yataktan kalktı. Üzerinde dün gece giydiği eşofman altıyla siyah tişörtü vardı. Ne olmuştu en son? Banyodan çıkmıştı, Nefes gelmişti... Sonrası? Bu bilinmezlik sinirini kamçılıyordu. Kontrolü dışında gerçekleşen her şeyden nefret ediyordu.
Odanın kapısını açıp çıplak ayaklarına da sinir olarak dışarı çıktı. Biri neler olduğunu söylemezse burayı birbirine katabilirdi. Koridor sakin değildi. Birçok beyaz kapılı odadan inleme, çığlık ve hıçkırık sesleri geliyordu. Gezenler de vardı, tuhaf bakışlar atıyordu hepsi ona. Onlar deli gibi görünüyordu. "İskender Bey!" Hemşire olduğunu tahmin ettiği genç kız koşarak onun yanına geldi. "Neden ayağa kalktığınız?" İskender kızın söylediklerini kulak ardı etti. Önce kafasında gezen soru işaretlerine cevap bulmalıydı.
"Burası neresi ve benim burada ne işim var?"
"Burası Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi. Siz de bir süre için burada tedavi göreceksiniz. Öncelikle sakin olun, korkulacak ya da sinirlenecek hiçbir şey yok." İskender tehditvari bir tavırla güldü. Biraz da alayla. Bu kız ne söylediğinin farkında mıydı? Muhtemelen stajyerdi ya da işine yeni başlamıştı. Söylediği cümlelerden belliydi, daha hastanın verdiği tepkiyi beklemeden gereksiz sakinleştirici cümleleri sıralama saçmalığını göstermişti.
Ona doğru bir adım attı ve üzerine doğru eğildi. Kız korkmuş, ve kafasını hafiften geriye çekmişti. "Siz kimsiniz de ben sizden korkacağım? Senin boyun kadar zekam var benim. Sen hemşirelik bölümünden mezun olana kadar ben genel cerrahlık belgesini diğerlerinin yanına asıyordum. O yüzden ikile şimdi bana üstlerinden birini çağır."
"Ama beyefendi, lütfen be..."
"Ne diyorum ben sana? Git bana adam akıllı birini çağır."
"Çağla! Ben ilgilenirim kızım, hadi sen git." Kız başını sallayıp İskender'e son bir bakış attıktan sonra kaçarcasına yanlarından ayrılmıştı. Yanlarına gelen neredeyse kel kalmış, tıknaz doktor İskender'in yanında durdu. "Ben Ali, buranın üstlerinden biriyim. İstediğiniz gibi."
"Çıkış işlemlerimi yapın, gideceğim."
"Üzgünüm İskender Bey, bunu yapamam. Burada kalıp tedavi görmeniz şart." Sabrının son demlerine gelen İskender, yaşlı adamın doktor gömleğini avuçladığı gibi kendine çekti.
"Adamı deli etmeyin! Beni buradan çıkartacaksınız!" Adam gerginlikten kızaran yüzüyle zor da olsa yakasını karşısındaki sert adamın elinden kurtarmıştı. Onun namını duymuştu. Daha doğrusu dosyası eline geldiğinde nasıl biri olduğunu çok iyi anlamıştı. Üstelik polisler adamın yaptıklarını anlatınca çok sağlam bir iyileşme sürci geçirmesinde karar kılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...