Bölüm 27: HASTA

11.1K 969 111
                                    

Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı: Atiye - Yetmez

Bölüm 27: "Hasta"

Battım.

Bu düşüş hayatım gibiydi. Sinan Müdür atla demişti ve ben o kuyuya atlamıştım. Karadeniz gibi çekmişti beni içine o kuyu. Canavarının midesine değil, pençesine düşmüştüm. Değişikti. Saçlarımı pençeleriyle okşardı bazen. Çoğu zaman da okşadığı yerleri pençeleriyle deşerdi. Acı vardı ama hep. Saf acı... Hissederdim. Çünkü onu hissetmek acı gibiydi. Ve ben acıya bağımlılık kazanıyordum.

Dudaklarımda hissettiğim baskıyla ayıldı bilincim. Hemen ardından boğazımı ve ağzımı dolduran tuzlu su kendini dışarı atmak için boğazımı sıktı. Öksürüklerimi bırakırken etraftaki gürültüyü yeni duyuyordum. Yanaklarımdaki eller, deniz kadar soğuktu. Ama dokunuşu sıcaktı, merhamet gibi...

"Sarışın?" Yüzüme doğru kükrediğinde yüzümü buruşturmak istedim. Telaşlandığında sinirlenen bir adamdı. Yana dönen bedenim suyun atılımını kolaylaştırırken yüzüme tutulan beyaz renkli ışık hiç yardımcı olmuyordu. Yeterince öksürdüğümde su atma isteği yok olmuştu bedenimden. Derin bir nefes alıp irileşen gözlerimi kırpıştırdım.

İskender beni kendine çekip başımı göğsüne bastırdığında gücü çekilen kolum onun beline tutundu. Yavaşça ıslak kazağını kavradım. Peşimden atlamış olmalıydı, çığlık attığımı hayal meyal hatırlıyordum. Bir eli açıkta kalan yanağımı tamamen kapatırken ona sığınıp gözlerimi kapadım. "Geçti," diye fısıldadı. "İyisin, iyisin." Son kelimelerini kendine mi yoksa bana mı söylüyordu kestirememiştim fakat üzerinde duracak kadar gücü yoktu düşüncelerimin.

Ayağa kalkıp beni tek hamlede kucağına aldı ve hızlı hızlı yürümeye başladı. Sinirli olduğunu hissediyordum. Adımları çok sertti. Odanın kapısını, kapının kolunu kırarcasına açıp kapıyı kırarcasına kapattıktan sonra beni yatağa oturur pozisyonda bıraktı. Takırdayan dişlerimi birbirine bastırıp bir elimle diğer kolumu kavradım. İskender kazağını sıyırıp kenara fırlattı.

"Suya atlarken aklından ne geçiyordu?" diye bağırdı birden. İrkilerek gözlerine baktım. Cevap vermedim. Sadece ağrıyan boğazıma rağmen yutkundum. Söyleyemezdim. Artık o sesi... dinlemeye başladığımı söyleyemezdim! Delirdiğimi kabullenemezdim. "Sana diyorum! Ne bakıyorsun yüzüme aval aval!" Gözlerimi kaçırdığımda sertçe kolumdan tutup beni sarstı. Acıdan ötürü sonu kadar açıklan gözlerimle onun alev almış bakışlarına döndüm.

"B... ben..." Gözlerim dolmuştu.

"Sen ne Nefes!" Gözümden bir damla kaydığında keskin bakışları yeşil gözlerimden yanağımda süzülen damlaya kaydı. Kolumdaki eli yavaşça çözülürken ellerimi yüzüme kapatıp hıçkırdım. Çaresizlik içime oturmuştu. Acı veriyordu. Çaresizlik yakıyordu. Bu hastalıkla baş edebilecek kadar güçlü değildim. Hıçkırık seslerim odayı doldurduğunda bir şeyleri tekmeledi. "Allah kahretsin!"

Öfkeli ve hızlı olan nefesleri hıçkırıklarıma eşlik ederken yanıma oturdu. Başımı kaldırmadım. Gözlerine bakmak istemiyordum. Benden çok daha güçlüydü, bunu görmek istemiyordum. Ben daha bir hastalığın başlangıcında yerle bir olmuşken karşımdaki bu adam nasıl böyle ayakta kalabiliyordu? O kadar çok hastalığı vardı ki, defalarca kez kendini öldürebilirdi ama yapmamıştı. Kendine hiç zarar vermemiş ve onu bu hale getirenlere bunun bedelini ödetmişti.

KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin