Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Demi Lovato - Sorry Not Sorry
Bölüm 19: " Kurşun"
Sorgu...
Hayatım boyunca hiç bulunmadığım bir konumdaydım. Asla masanın bu yanında bulunmamıştım. Genellikle soruyu sorar ve keskin bakışlarımı sorguladığım insanın üzerine dikerdim. Fakat şimdi..? Karşımda Sinan Müdür ve büroya yeni gelen bir yeni yetmenin ezici bakışlarında altında düşük omuzlarımla oturuyordum. Kötü hissettiriyordu. Attan inip eşeğe binmek bu oluyordu herhalde.
"Sen bize iki çay getir Aslı, sorgunun devamını ben yapacağım." Kız başıyla onay verip sorgu odasından çıktığında arkama yaslanıp daha rahat bir tavır takındım. Burası benim çöplüğüm bebeğim demek istemiştim ama ağzımı açmamak için yine yutkunmuştum. Aslı denen kızın olduğu sorgu kısmında, İskender ve Fikret Kırım hakkında sorular sorulmuştu. Sözde bizi baskında gören görgü tanıkları vardı. Müdürün düzenlediği oyun beni sorguya çağırmak içindi. Bir de şu Galip dosyasını kapatmak için benim gerçek ifademe gerek vardı.
"Nasılsınız müdürüm?" dedim aramızdaki samimiyeti yeniden ortama aşılarken.
"İyiyim Nefes," dedi önündeki sandalyeyi çekip otururken. "Asıl seni sormalı; nasılsın, neler yaşıyorsun, dayanabiliyor musun?" Derin bir nefes çektim ciğerlerime. Yutkunmamı gerektiren sorular diziyordu karşıma. Gözlerimi masaya indirip saçımdaki siyah lastiği çektim. Saçlarım sağ omzuma dökülürken masaya dirseklerimi dayadığımdan saçlarım açık gri masaya dokunmuştu.
"Açık konuşayım mı müdürüm?" dedim. Gözlerime öyle bir bakıyordu ki. Pişmanlığı dokunuyordu bana. Belliydi, başlarda yapacağıma çok inanmıştı. Benden başka kimsenin bunu başaramayacağını söylemişti. Güveniyordu. Hala güveniyordu, biliyordum fakat başarsam dahi bunun beni yıkacağını düşünüyordu. İnanmak istediğim bir düşünceydi
Odanın kapısı açıldığında Aslı elinde iki çayla geldi. O gidene kadar sessizce bekledik. Kapıyı çektiğinde karşımdaki çift cama baktım. Arkasında kimsenin olmadığı biliyordum. Bu sadece ikimizin arasında olan ve sonradan Mert'in haberi olduğu bir işti. "Nasıl olduğumu bilmiyorum. Bazen iyi gibi, bazen çok kötü. Neler yaşıyorum? Psikolojik işkence, güvenini kazanma çabası, ona boyun eğmemek için direnmek... Zor. Dayanabiliyor muyum?" Yutkundum. Yaşadıklarım nefeslerimden kayıp gitti. "Dayanıyorum ama. Çünkü kendime inanıyorum."
"Planda bir değişiklik yapmaya karar verdik," dedi Sinan Müdür. Kaşlarım merakla çatılırken anlatması için sustum ve çayımdan bir yudum aldım. "Asuman, Vural, Nazmi; İskender'e düşman. İskender'in yanında olup teker teker onları bitirip delilleri almak yerine, onlar İskender'i yok etse biz de onları... Böylece her iki taraftan da kurtulmuş oluruz." Bardağı masaya bırakıp ona inanamıyormuş gibi baktım. Şaka yapıyor olmalıydı. Bunu kabul edemezdim.
"Olmaz." Başımı iki yana salladım. "Çok kan dökülür. İskender'in kimsesi olmasa bile bir şekilde oraya gider ve onları öldürür."
"İyi ya, biz de katil olarak onu tutuklarız." Gözlerim kocaman oldu.
"Şaka mı yapıyorsunuz müdürüm! Bir adam için diğerlerinin ölmesini göze nasıl alırız? Ben orada bana tecavüz edecekken polis olduğum için Malik'i dahi öldürmemişken, bana yaptıkları için İskender'in kafasına sıkmamışken bunu nasıl söylersiniz. Büyük oyuncuları geçtim, ben korumlar ölmesin diye şekilden şekle giriyorum orada!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN SON PERDESİ -Tamamlandı-
ActionDelilik bulaşıcıdır, dengenizi bozabilir. Bir adam vardı. Önce ruhumda, sonra tenimde Bir yangın başlattı. Bir adam vardı. Namlusu alnımda, Dudakları dudaklarımda. Bir adam vardı. Ellerini kana buladı. Aynı ellerle saçlarımı okşadı O adam var ya, ...